Asıl adı Ehmed olan Melayê Cizîrî, Kurt tasavvuf şiirinin en onemli temsilcisidir. Onun Divan?ı geleneksel eğitim sistemi icinde temel derslerden biri olarak gorulmuş, iyi şiirin standardı olarak benimsenmiş ve MevlÂnÂ, Hafız, gibi tasavvufcu alimlerle eşdeğerde gorulmuştur. Boylece bir cok şair kuşağı tarafından rehber olarak takip edilmiştir. HÂl şiirleri sozlu olarak bile halkın arasında gezinmekte ve onun hayatı uzerinden efsaneler uretilmektedir. Doğum tarihi bir cok spekulasyona neden olmuştur. Bazı araştırmacılar onun 1589 yılında, bazıları ise 1570?li yıllarda doğduğunu soyler. Bu tarihi cok daha erken zamanlara cekenler de vardır. Nitekim araştırmacı Farhad Shakely ?Şairin doğumu ve olumu hakkında verilen en erken ve en gec tarihler arasında tam olarak dort bucuk yuzyıllık bir aralık vardır? demektedir. Cizîrî?nin nerede doğduğu da bir muamma olmasına rağmen onun Cizre bolgesinde yerleşik olan Botî aşiretine mensup olabileceğini soyler araştırmacılar.
Hayat hikÂyesinin belirli bir kayıt altına alınmaması, onun etrafında daha da mistik bir atmosferin oluşmasına neden olmuştur. İlk eğitimini babasından alan Cizîrî, daha sonra medreselerde geleneksel dini eğitimi almak uzere yola cıkar. Diyarbakır, HakkÂri gibi yerlerde eğitimini tamamlar ve daha sonra Diyarbakır?ın Sterebas koyunde o donemin onemli alimlerinden Molla Taha?dan dini icazetini alır. Cizîrî?nin bazı şiirleri onun daha sonra Şam?a ve Irak?a gittiğini de bize işaret eder. Cizîrî?nin hayatının kronolojisi etrafında orulen efsaneler onu Şark?ın diğer alimleriyle yan yana getirir. Onceleri Kur?an eğitimi, daha sonra geleneksel eğitim sistemi, bilgi almak icin cıkılan uzun yolculuklar ve camide vaiz olarak yada saray şairi olarak yapılan gorevler. Nitekim Cizîrî?nin yaşamını bu kronolojiden ayıran ve onu biraz da MevlÂnÂ?ya yaklaştıran en onemli benzerlik ise aşkta yatmaktadır. MevlÂnÂ, Şems-i Tebrizi?yle karşılaştıktan sonra aşkın ceşitli boyutlarını yaşamaya başlar ve o zamana kadar surdurduğu geleneksel alimliği bir kenara bırakır. Cizîrî?de de aynı durum soz konusudur. Cizîrî?nin hayatının kırılma noktası onun Hasankeyf mirinin kızı Selma?ya olan aşkıyla başlar. O doneme kadar geleneksel bir din alimi olan Cizîrî, Selma?yla karşılaştıktan sonra aşk uzerine şiirler yazmaya başlar. Selma?nın aşkını ilahi bir aşka donuşturur. ?Sureti oz?e yaklaştırır. Tasavvufi şiirlerinin de bu zamanda yazıldığı soylenir. Cizîrî, Divan?ında Mela, Melê ve Nişanî gibi mahlaslar kullanmıştır. Bu buyuk şairin bilinen tek eseri Divan?dır. Bugune kadar onun başka bir eserine de rastlanmamıştır. Nitekim elimizdeki Divan da cok daha sonraları başkaları tarafından derlenip yayınlanmıştır. Kendisi boyle bir derlemeye gitmemiştir. Ancak el yazmaları mevcuttur.