"Ver bir bakayım, bana yakışıyor mu?" Lucie Nilsen‟in sandalyenin ustune koyduğu sarıcicekli siyah tul şapkayı kaptı ve pencerelerin arasındaki aynaya doğru giderken kafasına gecirdi. Nilsen, soluk yuzunde geniş grek burnu ve kırışık etekleri cekilmiş siyah gundelik elbiseler icinde olan kurumuş orta yaşlı bir bakireydi. Toka ve oruklerle dağınık bir şekilde toparlanmış sacları keneviri anımsatıyordu. Alt dudak geniş, etli kavissiz ve ustu ise ince bir cizgiden ibaret bir ağza sahipti. Nilsen "Dikke Dikkedik!" diye seslendi ve Lucie'yi cene altından gıdıklamaya başladı. "Senin yerinde ben olacaktım, şimdiye Bayan Gerner olmayı becermiştim."


Gizli İçerik:
Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.