“Genclik Parkı’nda şişman bir adam vardı. Kocası hep ondan alırdı dondurmayı. Bir kahverengi, bir beyaz, bir de sarı. Bu kadar cok ceşitlisi yoktu. Torunu Umut’un elinde goruyordu, bir de reklamlarda. Bir dahaki gidişinde alacaktı ici cikolatalı, fındıklı olandan, havalar ısınmıştı artık. Umut yaz kış koca kÂseyi bir oturuşta bitirirdi. Kendisinden esirgenirdi, ancak kaşığın ucuyla. Keşke kocası olmeseydi. Torunun bayıla bayıla yediği, uzeri cıvık cikolatayla kaplı tatlıdan da alırdı.”
Hatice Gunday Şahman’ın oykulerinde, beğendiği elbiseyi diker gibi kendine yeni bir hikÂye yazan anneler, kızlarının ustune kuluckaya yatan anneler, annelerinin sozleri kulağına kurşun gibi akan kızlar, annelerinden kacmak isteyen kızlar, pişmanlıklar, dilindeki bukağıları cozmeye calışan kadınlar ve cokca yalnızlık var. Erkekler de bildiğiniz gibi işte. Tecavuz edeni de var, er meydanına cıktığında “az” erkek gorunmekten korkanı da. Peki ya aşk? Olmaz mı? Ama yazarımız kucuk mayınlar yerleştirmiş icine. Dikkat edin!
Yayın Tarihi: 21.04.2017
Yayınevi: Ayizi
Aranabilir PDF + 1 MB