• 23-07-2022, 18:56:09
    #1


    "Eğer yapraklarında pıt diye duşmuş gozyaşları kurumuşsa ya da okuyucunun dudağının kenarında bir gulumseme takılıp kalmışsa; oykulerim en değerli odulu almış demektir."

    Şoyle bir duşundu eski zamanları. Henuz Karaoğlan'ın Akşam gazetesinde tefrika edildiği, Akbaba dergisinde Cemal Nadir'in karikatur cizdiği, Doğan Kardeş'in yolunun gozlendiği yıllardı. Hayatın durgun aktığı, cocukların mahalle savaşlarını mahsuscuktan yaptığı, her sokağın bir futbol takımı cıkarttığı, kukalı saklambaclı, tornetli, kızaklı, bisikletli zamanlardı...

    (…)

    Sobalı hikÂyeye gore, gunun birinde topuklar yumurta, ceket omuzda, saldırma kuşakta, tabanca belin arkasında, kulhani bir yarma girmişti bizim İsmail'in dukkÂnına. Fesini tonet vestiyere asıp, oturmuştu berber koltuğuna. Sert bakışlarla aynadan İsmail'i suzup, bıyık burarken, vukuatlarını bir bir sayıp dokerek tanıtmıştı kendini. Ardından uzunca bir narayla, Tuzsuz Deli Bekir misali, peşrevine devam etmiş, haykırarak vermişti ilk talimatını:
    "Kazı ulan kelleyi! Sinekkaydı olacak. Yalnız titremesin elin, yoksa yakarım cıranı!" demişti.

    Yayın Tarihi:
    10.09.2009
    ISBN: 9789756198742
    Yayınevi: Delisarmaşık (Komşu)
    Sayfa Sayısı: 112


    Aranabilir PDF + 4.8 MB

    Mediafire

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.