• 23-07-2022, 17:54:19
    #1


    Descartes'ın modern felsefenin temelini atmış şu meşhur sozunu duymamış olanımız yoktur herhalde: “Duşunuyorum oyleyse varım”.

    Felsefeci Roger Scruton ise bambaşka bir şey soyluyor: “İciyorum oyleyse varım”. Şarabını yudumlayarak son derece akıcı ve nukteli bir uslupla hemen her buyuk medeniyetin baştacı ettiği bu gorkemli ickiyi anlatıyor bize. Platon’dan Nietzsche'ye, İbn Sina’dan Sartre'a, Schopenhauer’den Kant’a pek cok filozofla muhabbete giriyor, herbiriyle farklı bir şarabın tadına bakıyor.

    Elinden şarabı hic duşurmeksizin antik cağlardan gunumuze şarabın hikÂyesini anlatıyor bizlere. Ama daha once duyduklarımıza hic benzemiyor bu hikÂye: Hem Antik Yunan'dan İslam coğrafyasına kadar ceşitli medeniyetlerde şarabın oynadığı rolu ortaya koyuyor, hem de Ortadoğu'dan Fransa'ya, Guney Amerika'dan Avustralya'ya kadar, dunyanın dort bir yanından şarabın ozgun tarihini anlatıyor, toprağın ve bağların kokusunu taşıyor bize.

    Şimdi, Scruton gibi, biz de Hayyam'a bırakalım sozu: “Dunya dertleri zehir, şarap da panzehir”.



    Cevirmen: Akın Terzi
    Yayın Tarihi: 13.04.2012
    ISBN: 9786055691592
    Yayınevi: Aylak Adam
    Sayfa Sayısı: 272


    Aranabilir PDF + 4.89 MB



    Yandex


    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.




    Mediafire

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.