"Etrafımız kat kat karla kaplanmıştı. Kar yuzunden aşağıdaki ucurumun dibini bile goremiyorduk. Tufeklerimizin dipciği ile karı yararak yukseklere doğru tırmanıyorduk. Bu yuruyuş oldukca eziyetliydi ve bir arada yurumek cok zor oluyordu, bu yuzden yola ayrı ayrı devam etmeye karar verdik.
Dağın zirvesine cıktığımda gorduğum manzara karşısında neredeyse aklımı oynatacaktım. Parlak ve guneşli bir gundu. Guneş altındaki karın ışıltılı yansımaları, dağlara sanki pırlantayla kaplıymış havası veriyordu. Ayaklarımın altında Lori vadisi uzanıyor, karşımda ise Buyuk Kafkasların en yuksek doruklarından biri yukseliyordu. Vanu amca, bu dağın Kazbek Dağı olduğunu soylemişti.
Arkama doğru baktığımda; gectiğimiz ormanları, ucurumları, hatta Kura ırmağını bile gorebiliyordum. Guneyde Ararat Dağı'nın karlı tepeleri, hemen yanında ise sanki gokten yere inmiş bir parca gibi Sevan Golu vardı.
Zirveden Kafkasya'nın tamamını seyrederken, dunyada boylesine muhteşem bir başka manzara olmadığına kesinlikle emindim."