"Tatar Ramazan geliyordu. Bahcede gezinen mahkumlar ağır havayı sezdiler ve ağır ağır duvar diplerine cekilmeye başladılar. Onun ilk geldiği gun gayet guzel hatırlanır. Hava gunluk guneşlikti. Ama bugun oyle değil. Boz bulutlar birbirine yaslanarak kurşundan bir tavan yapmışlardı gokyuzune. Kuşlar geciyordu arada bir cırpınarak. Bu kurşundan kubbe altında mahpusane bahcesindeki hava ağırdı. Ya yağmur duşecekti yer yer yarılan toprağa veya mahpusane bahcesine kan.
Ramazan adım adım, buyuyen gozlere basa basa yurudu. İşte meydana getirmişti gizliden gizliye biriken meseleleri ve belki de kanlı bir cozume bağlayacaktı. Hava, tosa hazırlanan koclar gibi, cekilmiş yay gibi gerilmişti. Dalaşa girecek azgın hayvanlar gibi soluyordu bir taraftan da. Bela, kanlı bir kartal gibi avının ustune inmeye hazırdı. Bıcaklar bilenmişti yurekler doğramaya. Soluklar tek tek, soluklar kesik kesik, soluklar ateş gibi alınıp verilmede. Yureği kuş gibi titreten diş gıcırtısı. Bir bardak dopdolu zehirden bir bardak, bir damla ister. Bir bardak taşıverecek birden, Ramazan geliyordu."
Sayfa Sayısı : 237
Baskı Yılı : 2005