• 23-07-2022, 16:35:36
    #1


    Milliyetciliğin, tutuculuğun, savaş cığırtkanlığının gemi azıya aldığı bir donemde, edebiyatın diliyle şovenist-faşist eğilimlere karşı cıkışın adı: Atlantik Otesi.

    Cağımız edebiyatının en gozupek yazarlarından Witold Gombrowicz, 1939 yılında bir gezi icin Arjantin'de bulunduğu sırada savaşa giren ulkesi Polonya'ya donmeyi reddederek Guney Amerika'da uzun yıllar surecek bir surgunluğu yeğlemişti. 1953'te yayımlanan Atlantik Otesi bu olayın hikÂyesidir.

    Arjantin'de parasız pulsuz kalan yazar, Polonya kolonisinin uckÂğıtcı zenginleri ve Arjantinli bir eşcinsel arasında gelişen olaylar eşliğinde milliyetciliği ve ona bağlı olan yiğitlik, savaşcılık, soyluluk, inanc, guc vb. tutucu ve şoven kavramları acımasızca alaya alır.

    Coken dunyayı olduğu kadar, geleceği simgeleyen genc kuşakları da hicliğin ve boşluğun cıkışsız labirentlerine hapseden Gombrowicz, Atlantik Otesi'yle, coğu kez groteskin de sınırlarını zorlayan bir ironi şaheseri yaratır.

    Milliyetciliği yerin dibine batırdıkca alayın zirvelerine cıkan Gombrowicz “sacma”ya ve “soyut”a ulaşan ozgun mizahı, “anarşist” ya da “karanlık” diye nitelenebilecek radikal yıkıcılığı ile dunya
    edebiyatında oncu bir yere sahiptir.
    Atlantik Otesi, dil ve anlatım ozgunlukleri, hızlı ritim ve temposuyla zevkle okunacak bir edebiyat metni...

    Ceviri:
    Yaşar Avunc
    Yayınevi : Ayrıntı
    Baskı Yılı : 1995


    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.