Milan Kundera - Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği; Ceviren: Fatih Ozguven ; İletişim:49, Cağdaş Dunya Edebiyatı:7; ISBN: 978-975-470-012-1; 320 sayfa; 32. Baskı: 2007; İletişim Yayınları, İstanbul.
Varoluşcu bir roman. Tum bağlardan sıyrılmak gerektiğini savunan ve yaşamı hafife alan Tomas; onun "sazdan bir sepete konup nehir aşağı kendisine yollanan bir cocuk gibi gorup" tutulduğu, etrafındaki hafifliklerle baş edemeyen saflık ve masumiyet sembolu Teresa; Tomas'ın sevgililerinden biri olan ve varoluşun en aşırı derecede hafifliğini temsil eden ressam Sabina; kavram ve olgulara anlam ve ağırlık yukleyerek yaşamı hafif yaşamayı beceremeyen ve Sabina'ya karşı guclu bir cekim duyan Franz. Yazar bu kahramanlar etrafında ağır yaşamak / hafife almak ikilemini tartışıyor. Oyku Cek Baharı etrafında gelişiyor. Nietzsche'nin "Ebedi Donuş" mitosuna atıfta bulunuyor.
TADIMLIK
"Aşk bir eğretilemeyle başlar. Yani bu şu demektir ki, aşk bir kadının, dilindeki ilk sozcukle şiirsel belleğimize girmesiyle başlar."
"Beyinde, oyle anlaşılıyor ki, şiirsel bellek diyebileceğimiz ve bizi buyuleyen, bize dokunaklı gelen, hayallerimizi guzelleştiren, her şeyi kaybeden ozel bir alan var. Tereza'yla karşılaştığından bu yana, hicbir kadının Tomas'ın beyninin bu alanında en ufak bir iz bile bırakmaya hakkı yoktu."
"Bir cumlenin ortasında otuz saniye susan Dubcek gibiydi Tereza; kekeleyen, soluğu tıkanan, konuşmayan yurdu gibiydi.
Ama gucluler gucsuzleri incitemeyecek kadar gucsuz olunca, gucsuzler cekip gidecek kadar guclu olmak zorundaydılar."