Cok uzun zaman susmayı kabullendik. Konuşmak bile yoruyordu bizi. Ayrı, ama benzer mekanlarda kapatılmışlığın, kıstırılmışlığın, kapana kısılmışlığın, tuzağa duşmuşluğun eziciliği altında birlikteydik. Bu durumda, gecmişten gecmemiz zaten mumkun değildi. Gecmiş bizim icimizde barınıyordu. Onun yeri yurdu olmuştuk. Doğrusu bir şeyin mekanı olmak hem iyi hem de kotu. Bir yandan yalnızlığına en azından tanıklık ediliyor duygusunu taşıyorsun, diğer yandansa..Bir şeyin mekanı olmak o şeyin ozgurluğune, bilincine varılmadan cekilen sınırı doğurur. Bu da kendini bir hapishane gibi algılamayı beraberinde getirir. Sen, işte o'sun: Gecmişin hapishanesi. Oysa gelecek, gecmişin ozgurleşmesiyle kendine bir yol acabilir. Sana ulaşacağı yolu, ancak gecmişin ozgurleştirilmesi sonucunda inşa edebilir.
Ozetlemek gerekirse..Anladığım kadarıyla gecmiş, en azından bizim icin, bugunde yaşıyor ve geleceğimizin onunu tıkıyor. Şimdi yapmamız gereken, kaza yapan arabayı yolumuzun onunden kaldırmak. Layık olduğu copluğe gondermek..
Baskı Yılı: 2007
Yayınevi: Siyah Beyaz
Aranabilir PDF
Mediafire