• 22-07-2022, 20:24:17
    #1













    EYVİND JOHNSON VE «YAŞAMAK DEDİ?İN»
    1974 yılı Nobel Edebiyat Odulunu Harry Edmund Martinson ile paylaşan İsvec?li yazar Eyvind Olof Verner Johnson, 29.7.1900 ta¬rihinde doğdu. Babası bir maden işcisiydi ve kazancı, karısıyla ken¬dinin gecimlerine zor yettiğinden, oğlunu bakılmak uzere başka bir ailenin yanına vermişti. Eyvind Johnson, ilkokulu bitirdikten son¬ra, 1914 yılında kendine bakan ailenin yanından ayrıldı, istediği şu ya da bu şekilde oğrenim yapma olanağını bulabilmekti. Değişik işlerde calıştı. Birinci Dunya Savaşı yıllarında genc bir sosyalist olarak sendikacılık calışmaları yaptı. 1919 yılında Stokholm?de, ken¬di gibi bulduğu işte calışan, zaman zaman da işsiz kalan, coğunluk¬la kendi kendini yetiştirmiş yazarlarla bir araya geldi. 1923 yılında okumak amacıyla gittiği Fransa, ikinci vatanı oldu. Orada (Paris) 1929 yılına kadar kaldı. 1947-49 yılları arasında İsvicre?ye ve İn¬giltere?ye gitti. 1953 yılında Goteborg?da felsefe doktorasını verdi. 1957 yılında da İsvec Akademisi?ne uye secildi.
    Edebî kişiliği, ilginc bir gelişme sureci gostermiştir. Başlangıcta ruhbilim?e cok onem veren bir gercekciydi. Marcel Proust?un ve James Joyce?un geniş olcude etkileri altında kaldı. Yapıtlarında kişisel deneylerini işlemeğe buyuk onem verir. Buyuk bir coşkunlu¬ğun egemen olduğu anlatımı, dil acısından bir dantel gibi işlenmiş¬tir.
    Demokratik rejim icersinde, insan ozgurluğunun mutlak doku-nulmazlığı icin caba gosteren bir yazardır.
    Bu yanı yuzunden İkinci Dunya Savaşında işgÂl sırasında Da-nimarka ve Norvec?te eserlerinin okunması yasaklanmıştır.
    «Yaşamak Dediğin,» Eyvind Johnson?un biyografik diye nite-lendirilebilecek, konusunun kaynaklarını cok geniş olcude kendi cocukluğunda ve gencliğinde bulan bir romanıdır. Nitekim romanın kahramanı, yazarın adını, yani Olof adını taşır. Romanın kahrama¬nı da yazarın kendisi gibi bir işci cocuğudur ve kendi ailesinin yoksulluğu nedeniyle başka bir ailenin yanına verilmiştir. Yabancı kişilerin yanında olmasına karşın, rahatı yerindedir. Ama bu, nasıl bir «rahatı yerinde» liktir? Hangi olculere gore saptanmıştır? Ro¬manın kahramanı Olof, aynen yazarın oz yaşamında olduğu gibi, gelişiguzel bir rahatı yerindelikle yetinmek istemez; onun amacı dunyayı tanımaktır, icindeki sezi, ona dunyanın yalnız yaşadığı cevrelerden ibaret olmadığını, anlatmaktadır. Sonunda cocuk, bu sezinin itişiyle kendisine bakanları terkeder, dunyaya acılır. Kendi deyimiyle onun yaşamı hic bir zaman «cevresinde gorduklerininki» gibi olmayacaktır, olmamalıdır. Bu karakteriyle roman, oğrenme aşkıyla yanan dunyaya acık bir cocuğun gelişme cizgisini en zen¬gin şekliyle gozler onune serer.
    Eyvind Johnson'un «Yaşamak Dediğin» adlı romanı «yoresellik¬ten ortak ozler duzeyine yukseliş» in en başarılı orneklerinden biridir. Romanın kahramanının İsvec?in yuksek bolgelerinde, buyuk nehirlerde ve o nehirlerde yapılan kerestecilik işlerinde başlayan se-ruveni, ozune inildiği zaman yalnız İsvec?te kucuk yaştan itibaren doğa ile carpışa carpışa ekmek parası kazananları değil, yeryuzu¬nun her yanında aynı yazgıyı paylaşanları ve onların seruvenlerini simgeler.
    Eyvind Johnson, Yaşamak Dediğin?deki Olof ile, cağımızın guc koşulları icersinde yaşama adımını atan, ama tum gucluklere kar¬şın direnebilmek, dunyaya acılmak isteğini koruyan ve nihayet bu isteği gercekleştirmek icin hic bir cabadan cekinmeyen yurekli kişisini dile getirmiştir.
    Ahmet CEMAL



    Tıpkıcekim PDF, Clearscan
    21.9 Mb
    344 Tek Sayfa

    Altın Kitaplar, 1. Baskı 1974
    Ceviren Ahmet Cemal

    Bu kitap ilk kez forumumuzda paylaşılmaktadır.


    Lutfen forumun linklerine sahip cıkın.
    Forumun adresini verin ailemize katılsınlar.
    Forum paylaşım-katılım kulturudur.
    Harcanan emek bu forumun gelişmesi icindir, sahip cıkalım.





    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.