Onsoz'den:
Mustafa Kemal, sonraki adıyla Kemal Ataturk, yirminci yuzyılın ilk yarısını olağanustu kişiliğiyle etkilemiş buyuk bir asker ve devlet adamıydı. Onu cağının diktatorlerinden ayıran iki onemli nokta vardı: Dış politikası, sınırları genişletmek yerine daraltmak esasına; ic politikası ise kendi olumunden sonra da ayakta kalabilecek bir siyasal sistem kurmak duşuncesine dayanıyordu. Bu gercekci ruhladır ki, memleketini yeniden canlandırmayı ve yıkık, dağınık Osmanlı İmparatorluğundan yeni, katıksız bir Turkiye Cumhuriyeti yaratmayı başarabildi.Halkın alkışlarından kendisine aşın bir gurur payı cıkarmazdı. Yuklendiği gorevi yerine getirmek icin bu gosterilere ihtiyacı olduğunu bilir, ama bunları cok kez hafife alır ve pek seyrek kanardı. Dostlarından biri, bir gun halkın hoşuna gidecek bir davranışta bulunmasını soyleyince o kucumsemeyle: 'Ben yaptığımı gosteriş icin değil, milletimi ve kendimi tatmin icin yaparım,' diye karşılık vermişti. Bu iki amac birbirine uygundu. Ataturk, yurdunu sahip olduğu butun sevgi gucuyle severdi. İktidarı, hayal gucunun tutuşturduğu, ustun yaradılışının ve bukulmez iradesinin suruklediği bir hırsla isterdi: Ama, yalnızca, milletine en yararlı olan şeyi, kendi zihninde tasarlayıp kararlaştığı bicimde sağlayabilmek icin.