Dr. Turhan FEYZİO?LU
Ataturk, buyuk bir asker, buyuk bir devlet adamı ve diplomat olduğu kadar, eğitim
alanında da milletimizin cağ değiştirmesini, atılım yapmasını sağlayan buyuk bir
onderdir. Ataturk'un Millî Eğitim konusuna gosterdiği ilgi ve bu konuda ileri
surduğu goruşler incelendiği zaman, bu konuya adeta bir eğitim duşunuru gibi
eğildiği, konunun butun yonleriyle cok yakından ilgilendiği, cevresine Millî
Eğitimin onemini anlatmak icin her fırsatı değerlendirdiği, Millî Eğitimde goz
onunde tutulması gerekli amac ve ilkeleri acıklığa kavuşturduğu gorulur. Ataturk
eğitim alanındaki yenileşmenin onderidir.Ataturk'un gozunde, Turk Millî Mucadelesi,
sırf askerî mahiyette, duşmanı vatan topraklarından kovmayı tek amac bilen bir
hareket değildi. Askerî alanda kazanılacak zafer, millî kurtuluşun ilk şartı idi.
Fakat zaferden sonra yapılacak işler, bağımsızlık savaşı kadar onemliydi. Savaş
surerken bile, Ataturk, savaş sonrasının sorunlarına hazırlanıyor, bu arada Millî
Eğitim konusuna da eğiliyordu.
Bağımsızlık Savaşının en bunalımlı gunlerinde, duşman kuvvetlerinin kesin sonuca
ulaşmak hayaliyle baskılarını arttırdıkları, Ordumuzun Sakarya'ya kadar cekilmesine
yol acan Kutahya-Eskişehir yoresindeki Yunan saldırısının tehlikeli şekilde
geliştiği gunlerde, 16 Temmuz 1921'de, Ankara'da "Maarif Kongresi" (Millî Eğitim
Kongresi) toplanmıştır. Ataturk cephedeki şartların ağırlığına rağmen, bu Kongrenin
ertelenmesine razı olmamış, hatt Kongrenin acış konuşmasını kendisi yapmıştır.Bu
acış konuşmasında, -devam eden savaşa ve butun maddî imkÂnların duşmanı
vatanımızdan kovmak icin kullanılması zorunluluğuna rağmen- "millî" ve "cağdaş" bir
eğitimin temellerinin atılmasını, yapılacak işlerin sağlam bir programa
bağlanmasını istemiştir. Bu konuşmasında:
"Yuzyıllarca suren derin idarî ihmallerin devlet bunyesinde actığı yaraları
iyileştirme yolunda harcanacak cabaların en buyuğunu, hic şuphesiz, irfan (bilgi ve
kultur) yo/unda kullanmalıyız" diyen Ataturk, acı bir gerceğe parmak basar:
"Şimdiye kadar izlenen oğretim ve eğitim yontemlerinin, milletimizin gerileme
tarihinde, en onemli etken olduğu kanısındayım.
Ayrıntıları eğitim uzmanlarına bırakmak istediğini belirterek, bazı genel ilkelere
değinen Ataturk, eski devrin hurafelerinden, boş inanclarından, Doğudan ve Batıdan
gelebilecek zararlı etkilerden uzak, millî karakterimize ve tarihimize uygun bir
kulture muhtac olduğumuzu vurgular. "Gelecekteki kurtuluşumuzun buyuk onderleri"
olarak selÂmladığı oğretmenlere duyduğu derin saygıyı dile getirir. Cevresine inanc
aşılar:"Silahıyla olduğu gibi, dimağıyla da mucadele zorunda olan milletimizin,
birincisinde gosterdiği kudreti ikincisinde de gostereceğine asla şuphem
yoktur"der.
Ataturk'un, yıllar sonra, "Cumhurbaşkanı olmasa idiniz, ne olmak isterdiniz?"
sorusuna, "Millî Eğitim Bakanı olarak eğitim davasına hizmet etmek isterdim" diye
cevap vermesi bile, eğitimi millet hayatında ne kadar onemli bir etken olarak
gorduğunun işaretidir.Birinci Dunya Savaşının galibi emperyalist ulkelere ve
onların Âleti olarak vatanımıza saldıran Yunanlılara karşı kazandığı zaferle, Gazı
Mustafa Kemal Paşa, yalnız Turkluğun değil, Fas'tan Endonezya'ya kadar butun islÂm
Âleminin, butun ezilen milletlerin kahramanı olmuştu. Fakat, O, bir an bile zafer
sarhoşluğuna kapılmadı. Cok iyi biliyordu ki -kultur, eğitim ve iktisat zaferleri
ile tamamlanmadıkca- askerî zafer tek başına millî kurtuluşu sağlamağa
yetmeyecektir. Duşmanın İzmir'de denize dokuluşunden sadece bir bucuk ay sonra,
Bursa'da, kendisini ziyarete gelen İstanbul oğretmenlerine soylediği şu sozler,
O'nun, bu konuda ne kadar bilincli olduğunu gosterir: "bugun eriştiğimiz noka
gercek kurtuluş noktası değildir...
Kurtuluş cemiyetteki hastalığı ortaya cıkarmak ve iyileştirmekle elde edilir.
Hastalığın tedavisi ilim ve fennin gosterdiği yolla olursa hasta kurtulur. Yoksa
hastalık muzminleşir ve tedavisi imkansız hale gelir..."Orduların yonetilmesinde
nasıl ilim ve fen rehber edinilerek zafere ulaşılmış ise, "milletimizi yetiştirmek
icin kaynak olan okullarımızın ve yuksek oğretim kurumlarımızın kuruluşunda da"
ilim ve fennin yol gosterici olacağını belirten Ataturk, her fırsatta oğretmenlere
şoyle sesleniyordu:"Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordunuzun zaferi
icin yalnız zemin hazırladı... Gercek zaferi siz kazanacak, siz surdureceksiniz ve
mutlaka başarıya ulaşacaksınız".
Buyuk Zafer'den az sonra, henuz Cumhuriyet kurulmadan Kutahya'da, "irfan ordusu"
diye nitelendirdiği oğretmenlere hitaben soylediği şu sozler, bu kutsal mesleğin
mensuplarına verdiği buyuk değeri gosteriyordu:
"...Toplumumuzu hakikat hedefine, mutluluk hedefine ulaştırmak icin iki orduya
ihtiyac vardır: Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, oteki milletin
geleceğini yoğuran irfan ordusu...Asker ordusu, vatanı yok etmeğe gelen duşmanı,
vatanın harim-i ismetinde (yabancıların giremeyeceği temiz ve kutsal vatan
topraklarında) boğup mahvetti.Yalnız, işimiz bu orduya sahip olmakla bitmiş,
gayemiz yalnız bu ordunun başarısıyla gercekleşmiş değildir. Bir millet savaş
meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı
sonucları ancak irfan ordusu ile ayakta durabilir. Bu ikinci ordu olmadan, birinci
ordunun hizmetleri ve kazandıkları yok olur".Eğitim milletlerin bağımsız
yaşayabilmeleri, kalkınıp guclenmeleri bakımından hayatî onem taşır. Ataturk'e
gore, "en onemli, en esaslı nokta eğitim meselesidir". Cunku, "eğitim bir milleti
ya hur, bağımsız, şanlı, yuce bir toplum halinde yaşatır, ya da bir milleti esarete
ve sefalete terkeder".Ataturk, Millî Eğitime bir başka acıdan da buyuk onem
vermiştir: kurulan genc Cumhuriyet ve bu Cumhuriyetin dayandığı temel ilkeler, Turk
inkılÂbı, ancak yetişecek guclu; aydınlık kafalı, sağlam karakterli yeni kuşaklarla
ayakta durabilirdi. Turk inkılÂbını ve Cumhuriyeti koruyacak kuşakları
yetiştirmenin yolu eğitimdi.
Ankara'da toplanan "Muallimler Birliği" (Oğretmenler Birliği) kongresinde, Ataturk
eğitimin bu gorevini şu sozlerle ifade etmiştir:
"Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır.. Hic bir zaman hatırınızdan
cıkmasın ki. Cumhuriyet sizden ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yuksek karakterli
koruyucular ister".
Ataturk'e gore, eğitime ve oğretmenlere duşen başka bir gorev de şudur: "millet
olma" bilincini geliştirmek, aynı millete mensup olma duygusunu guclendirmek, millî
beraberlik ve butunluğu pekiştirmek. Bu konuda, Ataturk şoyle diyor:
"Oğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henuz millet namını almak yeteneğini
kazanamamıştır. Ona alelade bir kutle denir, millet denemez. Bir kutle millet
olabilmek icin mutlaka eğiticilere, oğretmenlere muhtactır. Onlardır ki bir toplumu
gercek millet haline getirirler'".Ozetle, Ataturk'e gore, kaynaşmış bir millet
haline gelmenin, cağdaşlaşmanın, kalkınmanın, hur ve demokratik bir toplum
olabilmenin en etkili aracı eğitimdi.
Ataturk'un Eğitime Verdiği Onem
Türkiye, Osmanlı ve Mustafa Kemal Atatürk0 Mesaj
●57 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Kültür
- Türkiye, Osmanlı ve Mustafa Kemal Atatürk
- Ataturk'un Eğitime Verdiği Onem
-
22-07-2022, 03:44:29