Ataturk Devrimleri - Tarım
Türkiye, Osmanlı, Atatürk0 Mesaj
●17 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Türkiye, Osmanlı, Atatürk
- Ataturk Devrimleri - Tarım
-
22-07-2022, 03:44:12
Ataturk’un Tarım Alanında Getirdiği Yenilikler ve Bunların Onemi
Yurdumuzun Ataturk donemine ait ekonomik ve tarımsal anlamda yapısını acıkca belirtmek icin Cumhuriyetten evvelki Osmanlı İmparatorluğu’na ait donemi kısaca gozden gecirmek yerinde olur.Osmanlı İmparatorluğu’nun savaştan once cok cılız bir ekonomiye ve sanayi kuruluşuna sahip olduğunu, 1913 Sanayi Sayımı sonuclarından oğreniyoruz. 1913’de makine kullanılan ancak 269 işyeri vardı. Ve bu işyerlerinde 1700 işci calışıyordu. Gıda endustrisinde 76, mensucat endustrisinde 75 işyeri mevcuttu.Diğer onemli sanayiler, topraktan mamul eşya, deri, kosele gibi diğer sektorler idi. Kısacası 1914 yılında Osmanlı Devleti’nin ekonomik durumu tam bir iflasın eşiğinde bulunuyordu.
Ulkenin butun gelir kaynakları ve serveti yabancı devletlerin veya bu devletlere bağlı kuruluşların ipoteği altına girmişti. O zamanın para değerimize gore dış borclarımızın tutarı 15 milyon Osmanlı Lirası’nı bulmuştur.Bu gunku değeri trilyonların uzerinde bir borc! Ulkenin dışarıya sattığı malların dış piyasadaki duşuk bedeli sebebiyle, hakiki değerin ancak %57’si devlet kasasına giriyordu. 1881 yılında kurulan “Duyun-u Umumiye” yurdun butun kaynaklarına el atmış durumda idi (şu anda IMF’nin tam anlamda olmasa bile bir nevi yaptığı gibi). Devletin butun gelirleri (vergileri) bu kuruluşun elinde borclara karşılık tutuluyordu. Yabancıların yapmış olduğu yatırımların tutarları 6 milyarı bulmakta, bunların karşılığı her yıl 29 milyona yakın Osmanlı Lirası dışarı cıkıyordu. Odemeler dengesinde buyuk bir acıklık vardı.
Sermaye birikimi şoyle dursun, boğazımıza kadar borca girmiştik. Sanayinin “s”sinden bahsetmemiz dahi mumkun değildi.O zaman nufusumuz 14 milyondur. Tespit edilen gayri safi milli hasıla 210 milyon liradır. Bunun %15’e yakını borcların karşılığı yurtdışına cıkmaktadır.1914 Devlet Butcesi yaklaşık 30 milyon Osmanlı Lirası’dır. Dışa odenen meblağ yaklaşık 32 milyon Osmanlı Lirası’dır. Yani devletin yıllık gelirinin (butcesinin) tamamı borclarımızı bile odeyecek miktarda değil. Kısacası Devlet iflas etmiş. Anadolu kendi kaderine terk edilmiştir.Tam olarak dışa bağımlı bir ulke haline getirilen Osmanlı Devleti’nin 1914 Dunya Savaşı’na suruklenmesi ekonomik bağımsızlığını yitirmiş olmasından ileri gelmiştir.
Savaş sonunda nufusu 12 milyona inmiş olan Osmanlı toprakları yer yer işgal altına girmiş, artık Osmanlı Devleti’nin kaderi işgalci devletlerin insafına ve aralarındaki cıkar catışmalarının durumuna terk olunmuştur.Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlardaki ekonomik cokuntusu Milli Mucadele yıllarında da devam etti. Yeterli silah ve techizatı bulunmayan eğitim duzeyi son derece zayıf, ulaşım arac ve imkanlarından mahrum bir ordu ile Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması, Ataturk’un askeri dehası, liderlik vasfı, ordunun kuvvetli ve kararlı oluşu ile acıklanabilir. Bunun icin Milli Mucadele sona ermeden Ataturk’un ilk işi eksikliklerini ve sıkıntılarını her zaman duyduğu iki alanda devrimlerini başlatmak olmuştu. Bunlardan birincisi Bursa’da topladığı “Maarif Kongresi”, diğeri de İzmir’de topladığı “İktisat Kongresi” idi.
Ataturk duşunuşunde ekonomik konuda guclu olmak, milletin istiklali ve memleketin bağımsızlığı ile paraleldir. Ve cok onemlidir. Ekonomik yonden geri kalmak, esir olmak anlamına gelir. Bu nedenle Ataturk yeni Turkiye’yi yaratırken tarihteki hataları tekrarlamayacak bir yol izlemektedir.Ataturk İlkeleri arasında Devletcilikle, milli ekonomiden guc alan bir Milli Eğitimle, Turk toplumunu butun sosyal kuruluşları ile cağdaş uygarlık doğrultusunda kalkındırmak anlamına gelir. Daha kısa bir deyişle Devletcilik milli ekonomidir.
O yıllarda Turkiye’nin bir yanında Faşizm, bir yanında komunist bir yontem yururluğe girmişti. Ataturk oteden beri, hareket serbestliğini kısıtladığı icin bir takım teorilere ve ideolojilere karşı idi. Bu nedenle Ataturk bunların hicbirine saplanmadı.Turkiye’ye ekonomik işlerde Turk Milleti’nin gerceklerini yansıtan yepyeni bir goruş getirmek amacında idi.1922 yılında Ataturk, “Turkiye’nin gercek sahibi ve efendisi, hakiki uretici olan koyludur. O halde, herkesten daha cok refah, saadet ve servete hak kazananve lÂyık olan da koyludur. T.B.M.M. Hukumeti’nin izleyeceği yol bu temel yonde olmalıdır” diyordu. Dediğini de yapıyordu, yaptırıyordu.Bir taraftan ciftcinin calışmasını geliştirmek icin koylulere gerekli bilgiyi vermeye, tarım araclarını kullanmasını sağlayarak makinenin yaygınlaşmasına calışıyor, diğer yandan ciftci ve koylunun emeklerinin sonuclarından yuksek seviyede yararlanması amacı ile gerekli ekonomik tedbirlerin alınmasının zorunlu olduğunu belirtiyordu. Daha o yıllarda tarım okullarının acılmasına başladı. Ciftcinin diğer modern arac ve gereclerle desteklenmesi icin gerekli atılımlara yon verildi.
Bu atılımların amacını acıklarken devletcilik ilkesinin izleyeceği yakın ekonomik yonunu de ciziyor Ataturk. Calışanların hayat seviyesinin yukseltilmesini sağlayacak olan tedbirlerin alındığını, Zonguldak İşci Kanunu, Anadolu’da Genel Taşıma İşlerini Kolaylaştırmak İcin İşletmecilere Gerekli Musaadeleri Veren Yonetmelik, Asker Ailelerine Yardım, Tarım Mukellefiyeti Yonetmeliği, Tohumluk Dağıtımı, Ziraat Bankası Aracılığı ile İşcilere Tarım Arac ve Gereclerinin Dağıtılması vb. konularla ilgili yonetmeliklerin uygulanmasına başladığını daha ilk yıllarda goruyoruz.
Ataturk 1923 yılında yapmış olduğu bir konuşmada; “milletin başkanı olan zatın, halka doğruyu soylemesi, halkı dinlemesi ve halkı aldatmaması” gereği uzerinde durmakta; “Halkı genel durumdan haberdar etmek icin son derece onem taşır, cunku her şey acık soylendiği zaman halkın beyni calışmaya başlayacaktır. İyi şeyleri yapacak, milletin zararına olan şeyleri reddederek şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir” demektedir.Turkiye’de ilk sanayi planını hazırlatarak bu planı gercekleştirmiştir. Boylece plan dışına cıkamayacak olan yoneticilerin, vatandaşların her isteğine evet demesinin onune gecmiştir. Onun bu uygulamasının en belirgin orneği şudur:“Her vatandaşın arzu ettiğini yapmayı duşunmek, hayalperestliktir. Yapılabilecek şey herkesin arzusunun ortalaması olabilir. Arkadaşlar hepinizce malumdur ki, Parti ve ona mensup arkadaşların tumu hicbir zaman yapmadıkları ve yapamayacakları şeyler hakkında kamu oyunu aldatıcı bir vaatte bulunmamayı bir prensip olarak kabul etmişlerdir.
Tarım Alanında Gelişme:
Turkiye’nin ekonomik kalkınması koyun ve koylunun kalkınmasına bağlı idi. Bir tarım memleketi olan Anadolu’nun en belli başlı kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında ilgisizlik yuzunden Turkiye’nin tarımı gelişememiş, pek ilkel bir şekilde kalmıştı. Bu geri kalışta aydın sınıfın, milletimizin cokluğunu teşkil eden ve uretici olan koyluye karşı kayıtsızlığının da payı vardır.
Cumhuriyet Hukumeti’nin Koyculuk Siyaseti’nde kabul ettiği esaslar şunlardır:
1.Koyluden ağır vergileri kaldırmak.
2.Koye para ve kredi sağlamak.
3.Koylunun urununu geliştirme ve koruma.
4.Koylunun bilgi ve goruşunu yukseltmek.
5.Toprağı olmayan ciftcilere toprak dağıtmak.
Osmanlı İmparatorluğu’nda koylu hukumete vergi verirdi, buna Aşar denirdi. Her ceşit toprak gelirinden onda birini devlet vergi olarak almakta idi. Cumhuriyet idaresi koyluyu ezen ve sefalete goturen Aşar usulunu kaldırmaya karar verdi (17 Şubat 1925). Yerine arazi vergisi kondu.
Koyluye Para ve Kredi Temini:
Aşar Sistemi yuzunden koylu parasız, tohumsuz ve hayvansız kalmış, koyluye uretim sermayesi sağlamak amacı ile 4 bin lira dağıttı. Bu para faizsiz uzun vadeli olarak verilmişti. Bu para ile koylu cift, cubuk, tohum gibi eksiklerini tamamladı. Ziraat Bankası kredi şartlarını kolaylaştırdı. Koylulere kredi verilmesini sağladı. 1929 yılında Tarım Kredi Kooperatifleri kuruldu. Ciftcilere kredi bulmak imkanını verdi.
Koylunun Urunlerini Geliştirme ve Koruma:
Memleketin bircok yerlerinde “Tohum Islah İstasyonları” kuruldu. Koylulere pulluk dağıtıldı. Traktor kullanan ciftciler korundu. Ziraî Donatım Kurumu, ciftcinin tarım aleti, makine ve kimyasal gubre ihtiyacını sağladı. Halka parasız fidan verdi. Numune ciftlikleri actı. Dalaman Ciftliği en buyuk numune ciftliği haline getirildi. Ankara’da Gazi Orman Ciftliği’ni kurdu. Hukumet buğday fiyatını korumak icin gerekli gorduğu zaman Ziraat Bankası ve “Toprak Mahsulleri Ofisi” aracılığı ile buğday alım satış işlerini de uzerine aldı.
Tarım Okulları:
Bircok tarım okulu acıldı (Ankara’da acılan Ziraat Fakultesi’dir). Bu fakulte Ziraat Muhendisleri yetiştirir. Ziraat okulları ile diğer tarım kuruluşları teknik bilgileri ciftcilere ulaştırmak ve teknik elemanlara yeni bilgiler vermek maksadı ile kurslar actı.
Topraksız Ciftciyi Topraklandırma:
Koylu vatandaşların buyuk bir kısmı topraksız idi. Cumhuriyet hukumeti, koyluyu toprak sahibi yapmak icin bircok kanunlar cıkardı. 1925’de kabul edilen bir kanuna gore; Koyluye toprak vermek icin hukumete ait toprak yoksa, hukumet arazi alır ve verir. İlk on yılda koyluye 1.077.526 donum arazi dağıtılmıştır. Toprak sahibi olan koylunun toprak, tohumluk, tarım aracları borclarının 20 yılda odenmesi kabul edildi. İlk işletilen arazi, yeni yetiştirilmeye başlanan fidanlıklar, bağlar ve zeytinliklerden belirli bir sure icin vergi alınmaması kuralı kabul edildi.
Ormancılık:
Ormancılık Osmanlı İmparatorluğu’nun son devirlerinde korunamadı. Cumhuriyet Hukumeti ormancılığa onem vererek şu esasları kabul etti.
1.Ağac kesimini, orman biliminin gosterdiği koşullar ve belirttiği miktarı aşmadan yapmak.
2.Cıplak alanlarımızı yeniden ağaclandırmak.
3.Fenni ormanlar yetiştirmek.
4.Ormanlarımızı bir zenginlik kaynağı haline getirmek. İzmit’te “Kağıt ve Seluloz Fabrikası”, Gemlik’te “Suni İpek Fabrikası”, İstanbul’da “Kibrit ve Kontraplak Fabrikası” başlıcalarındandır. Orman Fakultesi de kurulmuştur.
Hayvancılık:
Tarımda olduğu gibi hayvancılıkta da geri durumda idik. Hayvanların buyuk bir kısmı hastalıktan yok oluyordu. Hayvan hastalıkları ile geniş olcude mucadeleye girişildi. Sığır vebası, dalak, Ruan, uyuz hastalıkları ile mucadele edildi. Salgın hastalıklardan korunmak icin; Ankara-Etlik, İstanbul-Pendik Bakteriyoloji ve Seraloji Enstituleri acıldı. Ayrıca hayvan sağlığı ile ilgili muesseseler kuruldu. Hayvan yetiştirmeyi geliştirmek icin haralar acıldı. Ayrıca teşvik icin her yıl hayvan sergileri acılmaktadır. Sonuc olarak; 1972’de hayvanlarımızın sayısı 74.365.000’e varmıştır.