Ataturk'un yaşamında (1881-1938) ilk olağanustu başarısı, 1893 yılında, cocukluk

cağında, orta oğrenimi doneminde matematik dersinde olmuş ve bunun sonucu olarak

dersin oğretmeni O'nun adına "Kemal" ismini eklemiştir. Ataturk, Selanik Askeri

Ruştiyesinde" gecen bu olayla ilgili anısını şoyle anlatıyor:

"... Ruştiyede en cok matematiğe merak sardım. Az zamanda bize bu dersi veren

oğretmen kadar belki de daha fazla bilgi edindim. Derslerin ustundeki sorularla

uğraşıyordum, yazılı sorular duzenliyordum. Matematik oğretmeni de yazılı olarak

cevap veriyordu. Oğretmenimin ismi Mustafa idi, bir gun bana dedi ki:
-"Oğlum senin de ismin Mustafa benim de. Bu, boyle olmayacak, arada bir fark

bulunmalı. Bundan sonra adın Mustafa Kemal olsun."
O zamandan beri ismim gercekten Mustafa Kemal oldu.

Oğretmen sert bir adamdı. Sınıfta birinci, ikinci tanımıyordu. Bir gun bize:
"Aramızda kendine kimler guveniyor kalksınlar, onları muzakereci (calıştırıcı)

yapacağım" dedi.Once duraksadım. Ayağa oyleleri kalktı ki ben kalkmamayı tercih

ettim. Bunlardan birinin calıştırıcılığı altına girdim, calışmanın ortasında daha

fazla dayanamadım. Ayağa kalkarak:
-"Ben bundan daha iyi yaparım" dedim, bunun uzerine oğretmen beni calıştırıcı

yaptı. Eski calıştırıcıyı benim muzakerem altına verdi.Askeri Ruştiyeyi

bitirdiğimde matematik merakım epeyce ilerlemişti. Manastır Askeri İdadisinde

matematik pek kolay değildi. Bununla uğraşımı surdurdum... İdadide iken bıkmaksızın

calışıyorduk. Sınıfta birinci, ikinci olmak icin hepimizde şiddetli bir gayret

vardı. Sonunda idadiyi bitirdim. Harbiyeye gectim, burada da matematik merakı

suruyordu..." Mustafa Kemal, Selanik Askeri Ruştiyesindeyken, matematik oğretmeni

yuzbaşı Mustafa efendi sınıfa gelmediğinde, onun yerine bircok kez bu dersi

vermiştir.

Ataturk, yaşamının askeri oğrenim sonrası donemlerini, ulusal ve uluslar arası

buyuk savaş ve devrim olayları icinde, aklın ve bilimin kılavuzluğunu izleyen Buyuk

Asker, Ulusal ve Cağdaş Devlet kurucusu, "Yirminci Yuzyılın Gercek Onderi" olarak

gecirdi. O'nun bu donemlerde, olumunden yaklaşık birbucuk yıl oncesine değin

matematikle ne olcude uğraştığını bilmiyoruz.Bu konuda, Turk Dil Kurum Başuzmanı

A.Dilacar'ın 10.11.1971 tarihli bir yazısı cok ilginc bilgiler vermektedir. Bu

yazıdan oğrendiğimize gore,
"Ataturk olumunden birbucuk yıl kadar once, ucuncu Turk Dil Kurultayından (24-31

Ağustos 1936) hemen sonra 1936-1937 yılı kış aylarında kendi eliyle Geometri adlı

bir kitap yazmıştır".Ataturk, bunu, birtakım Fransızca geometri kitaplarını

okuduktan sonra hazırlamış ve yapıt ilk kez 1937 yılında "Geometri oğretenlerle, bu

konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kultur Bakanlığınca yayınlanmıştır".

Bu 44 sayfalık yapıttaki boyut, uzay, yuzey, duzey, cap, yarıcap, kesek kesit, yay,

cember, teğet, acı, acıortay, icters acı, dışters acı, taban, eğik, kırık, cekul,

yatay, duşey, yondeş, konum, ucgen, dortgen, beşgen, koşegen, eşkenar, ikizkenar,

paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, carp, bolu, eşit, toplam, oran, orantı,

turev, alan, varsayı, gerekce gibi terimler Ataturk tarafından

turetilmiştir.Yapıttaki tanımların tumunu Ataturk yazmıştır. Her tanım, ilgi

kavramı tum oğeleriyle eksiksiz ve acık bicimde anlatmakta, ozel ve temelli

nitelikleri icermektedir. Gerekli ve yeterli ornekler de verilmiştir. Tanınmış

bilim tarihcisi Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı, tam bir yetkiyle, bu Geometri

kitabını, "kucuk fakat anıtsal bir yapıt" diye nitelendirmiştir.

Ataturk, yaşamının onemli bir kesimini tarihin en buyuk savaşlarından birinin

icinde, ulusal ve evrensel sorumluluklar yuklenerek gecirdikten yıllarca sonra,

duzenli bir mantık ve bilgi disiplini kesinlikle gerektiren matematik alanında,

yeni turettiği terimlerle boylesine ozlu bir yapıtı yazmakla, dil ve matematikteki

ustun yeteneğini kanıtlamıştır. Ataturk'un yaşamında cok belirgin bir orneğini

izlediğimiz gibi, aslında dil ile matematiksel kultur arasında sıkı bağıntı vardır.

Ataturk'un dehasında, dil ve matematik gibi aklın değişik disiplinleri birbirini

karşılıklı olarak hep olumlu yonde etkilemiş ve geliştirmiştir. Ataturk, "Fen

terimleri o suretle yapılmalı ki anlamları ancak istenilen şeyi ifade

edebilsin"demiş ve bunu, Osmanlıca cok sayıda terimin yerine oz Turkce

karşılıklarını turetirken ustun bir başarıyla gercekleştirmiştir.Ataturk'u,

"Geometri" adlı yapıtını yazmaya zorlayan nedenleri, O'nun dil calışmalarını

yakından izlemek olanağını bulabilen tanınmış dil uzmanı A. Dilacar şoyle

acıklıyor:

" ... Ataturk hep matematikle uğraşırdı. Eski geometri terimleri cok ağdalı idi.

Gen bile, uzun uzun bu terimleri okuduğum halde, şimdikiler Imışısında gucluğunu

daha iyi anlıyorum. Pedagojide bir gercek var: Fıkır yolunun acık olması, bir ip

ucunun bulunması lazımdır. Yoksa bir kulce gibi coker. Muselles kelimesini ele

alalım. Arapca okullarımızdan kaldırılmıştır. Sulus'ten muştak (turetilmiş) bir

kelime olduğunu oğrenin nasıl bilsin? Arapca soğurucu bir dildir. Orneğin

"musteşrik" "şark" kelimesinden gelmiş bir kelimedir. Onune, ortasına, arkasına

birtakım heceler eklenmiş. Bunun aslını bulmak bir Arapca gramer meselesidir,

Okullarımızdan Arapca, Farsca kaldırılmış olduğundan, oğren id "muselles"i kude

kelime olarak karşısında gorecektir. "Uc" aklına gelmeyecektir. Ama muselles yerine

"ucgen" dersek, hır uc var. "Gen". Ataturk'e gore "genişlikten" alınmıştır. Bir

ipucu var. "Dortgen" dortten gelmiştir. Bir ipucu vardır. "Eşit", denk anlamında

olan "eş"ten gelmiştir. Ama musavi Arapca bir kelimedir. Bu sebeple Ataturk'un

prensipleri burada da doğru idi. On im icin bu en ağdalı olan bu bilim dalını ele

aldı ve kitabı ornek olarak bıraktı..."

Ataturk'un matematik terimlerini turetme ve bunları oğretime yerleştirme

calışmaları konusunda Prof. Dr. Vecibe Latıpoğlu, şu bilgilen veriyor:" ...

Ataturk, matematiği iyi bildiği ve sevdiği icin, terim devrimine matematikten

başlamıştır, denilebilir. Cunku Turk Dili (Belleten)'in Şubat 1937 tarihli

yayınından bir ay sonra, Ataturk, ceyb (sinus) ve tece^b (koşmuş)'m Turkce

karşılıklarının bulunması icin 29 Mart 1937 tarihli Ulus Gazetesine ilan verdirerek

bir yarışma actırmıştır... Sonunda hazırlanan butun terimler, Turk Dili (Belleten)

dergisinin Ekim 1937 tarihli sayısında yer almıştır. Terimler, Turkce-Osmanlıca,

Osmanlıca-Turkce, Fransızca-Turkce olmak uzere sıralanmış ve on sırayı matematik

terimleri almıştır...

Ataturk terim calışmalarının ulkedeki etkisini oğrenmek icin, 1937 yılı

sonbaharında, Sivas'a giderek, vaktiyle Sivas Kongresini topladığı lise binasında,

dokuzuncu sınıfın geometri dersine girmiştir''. Bu derste eski terimlerle oğrenimin

zorluğunu birkez daha saptayan Ataturk, "Bu anlaşılmaz terimlerle, oğrencilere

bilgi verilemez" diyerek kitabı atmış ve sonra tahta başına gecip "dili" yerine

"kenar", "muselles" yerine "ucgen", "muselles mutesaviyul adla" yerine "eşkenar

ucgen", "zaviye" yerine "acı" terimlerini kullanarak unlu Pisagor teoremini

oğrencilere anlatmıştır"'. Ataturk, bu inceleme gezisinde yanında bulunan Kultur

Bakanı Saffet Arıkan'a tum okul kitaplarının yeni terimlerle, hemen yarılması

emrini vermiş ve Turkceleştirilmiş terimlerle iki ayda hazırlanan kitaplar butun

okullara Kultur Bakanlığınca gonderilmiştir' .

Ataturk'un turettiği matematik terimleri ve yaptığı geometri tanımlarının hemen

hemen tumu bugune değin değişmeksizin kullanıla gelmiştir. O'nun turettiklerinden

sadece birkac terim sonradan kucuk olcude değiştirilmiştir. Orneğin Fransızca

"hypothese'in karşılığı olan Osmanlıcıdaki" faraziye'nin yerine Ataturk, Turkce

"varsayı" terimini turetmiş ve sonradan bu terim varsayım" bicimini almıştır. Aynı

şekilde O'nun "tumey acı", "butey acı" terimlerinin yerini "tumler acı", "butunler

acı" terimleri almıştır. Cok az sayıda ve sınırlı olan bu terim değişikliklerini,

Ataturk'un dildeki temel ilkesinin doğruluğunun birer kanıtı saymak gerekir.

Prof. Dr. Afet İnan, Ataturk'un calışmalarını yıllarca yakından izleyebilmiş

insanlardan biri olarak, O'nun bilime ve matematiğe verdiği onemi şoyle belirtiyor:
" ... Ataturk, kendi yetiştiği devrin muspet ilimlerini mesleki uzmanlığı

bakımından bellediği vakit, berrak ve muspet bir goruşe sahip olabileceğini ve her

hangi bir meseleyi matematiksel bir kesinlikle cozumlemeyi hedef tuttuğunu

soylerdi."

Prof. Dr. A. İnan, 25.1.1982 tarihli ozel bir yazısında' ', bu konuyla ilgili

olarak şoyle diyor:" Bilindiği gibi ilim konusu iki buyuk bolumde işlenir ve

bunlardan faydalanılır: Muspet ilimler, Sosyal ilimler.Ataturk gerek oğrencilik

devirlerinde gerekse omru boyunca bu her iki ilimden cok faydalanmıştır. Mesela

tarih onun icin bir gecmişin hikayesi değil, gunumuzde bu olanlardan ders almanın

onemli olduğuna inanmıştır.

Diğer taraftan asıl muspet ilimlerin başında gelen matematik bilgisi Ataturk icin

başlıca bir konudur. Cunku matematik insan topluluklarına muspet yol gosteren re

uygulamasında yarar sağlayan muspet bir ılım dalıdır. İşte Ataturk bu ilime cok

değer verdiği icin hem nazarı kısımları cok iyi bellemiş, hem de bunların

uygulamasına her bakımdan onem vermiştir. Hatta matematik terimlerinin bugun

kullandığımı; deyimleri tamamen kendi buluşları ile saptamıştır.

Ataturk bu konuda konuşurken ozellikle soylediklerinden şunları anımsıyorum: "Ben

oğrenim devrimde matematik konusuna cok onem ı'ermiş ini dır ve bundan hayatımın

ceşitli safhalarında başarı elde etmek icin faydalanmış olduğumu soyleyebilirim.

Onun icin herkes matematik bilgisinin cok gerekli olduğuna inanmalıdır."

Matematiksel kuhure boylesine onem veren Ataturk'un bu konudaki calışmaları,

tarihte cok az sayıda orneklerine rastlayabildiğimiz Buyuk Eğitimci niteliği de

olan devlet adamlarından bin olarak kendisine seckin bir yer sağutmada etken

olmuştu. O'nun olağanustu başarılı yaşamı, akademisinin girişine "Matematik

bilmeyen buruya girmesin" diye yazan, antik cağın unlu filazofu Platon (Eflatun)

(M.O. 427-347.)'un bu dileğinin yararını modern cağda kanıtlamıştır, denilebilir.