Zaman o zamandı: başta Ataturk vardı. Buyuk uyanma donemi yaşanıyordu milletce.
O zamanlar Ulus'ta bir İstanbul Lokantası varmış. Muşteriler kalpaklı, pos bıyıklı, kavi adamlar.
Yemeğe iki hanım geliyor her gun: Biri Sureyya Ağaoğlu, biri de Hukuk'u onunla bitiren iki hanımdan biri... Lokantaya her girişlerinde butun başlar kalkıyor.Bir gun zamanın Başbakanı Rauf Orbay'dan bir haber geliyor:
"İki genc kızın İstanbul Lokantasında yemek yemeleri uygun değil."
Hatta galiba haberi kızına ileten, Ağaoğlu Ahmet. Genc kız kuplere biniyor. Tam o akşam, gene avcı kıyafetiyle, gene traktor surmekten yorgun, Paşa evlerine geliyor. Gene coşkular icinde. Gene Turk kadını, şu olabiliyor, bu olabiliyor diye iftiharlar icinde...
Sureyya dudak bukuyor. Ataturk, kendisine "İşini sevmiyor musun?" diye sorduğunda:
"Evet ama Başbakan, oğleleri lokantaya gitmeme kızıyormuş." diye yanıtlıyor.
- Hakkı var. Orada ne işin var?
Ertesi gun dairede bir koşuşma, "Paşa sizi istiyor" diye geliyorlar.
- Hangi Paşa?
- Kemal Paşa Hazretleri. Paşa, acık gri bir otomobilde beni bekliyordu.
İstanbul Lokantasının onunden gecerken şofore "Dur" emrini verdi. Lokantadakiler dışarı fırlamışlardı. Ataturk, herkesin duyabileceği bir sesle:
- Bugun Sureyya Hanım Cankaya'da benim davetlim, yarın her zamanki gibi lokantaya gelecek, dedi.
Cankaya'da Latife (Gazi Mustafa Kemal) beni gulerek karşıladı. Aslında. Ataturk cok kızmış Başbakan'a...
... Ve sonra ne oldu biliyor musunuz? Herkes ertesi gun, İstanbul Lokantasına eşleriyle geldi.
Zaman işte o zamandı.
Kaynak: Nimet Arzık - Uc Beyleri