R. Melih Aktaş - 1950-1960 Demokrat Parti Donemi Turk-Sovyet İlişkilerinde Amerikan Faktoru

Gazi Universitesi/Sosyal Bilimler Enstitusu, 1998, Doktora

Ozet: 1950-1960 Demokrat Parti donemi Turk- Sovyet/Turk-Amerikan ilişkilerinin temeli, 1945-1950 yılları arasında atılmıştır. SSCB'nin uzun bir belirlisizlik doneminden sonra 1946 yılında Turkiye'den bir takım taleplerde bulunması olayların başlangıcını oluşturmaktadır. Bundan sonra Turkiye Sovyet tehlikesi karşısında ABD'nin desteğini sağlamak icin caba sarfedecek ve incelenen donem icinde SSCB ile ilişkilerinde daima 1946 taleplerini hatırlıyacaktır. 1945-1950 yılları arasında Turkiye'nin ABD desteğini kazanmak icin demokratik hayata gecme kararı vermesi ic politikanın dış politikaya uyarlanmasındaki en belirgin ornektir. Turkiye'nin SSCB karşısında ABD desteğini kazanmak icin verdiği uzun diplomasi mucadelesi nihayet 1947 yılında semeresini verecek, Turkiye Truman Doktrini ve Marshall Planına dahil edilmekle aradığı ABD desteğini bulacaktır. Ancak bu destek ABD bakımından bu devletin siyasi, askeri ve ekonomik cıkarlarının zorunlu sonucu olacak ve incelenen donemde ABD'nin bu uc motivasyonu Turkiye'yi, ozellikle SSCB ile ilişkilerinde sıkıntıya sokacaktır. 14 Mayıs 1950 secimleri, Turkiye'nin 1960'a dek yaşayacağı Menderes donemini beraberinde getirmiştir. Secim sonuclarına en fazla sevinen ulke "Hur Dunya" ya bir devlet daha katıldığı icin Amerika olmuştur. Ancak balayında bile ABD, Turkiye'ye almadan vermemektedir. Mesela Turkiye'nin NATO'ya alınmaması soz konusudur ve partner ABD Turkiye'ye yardımcı olmamaktadır. Turkiye'nin sonunda NATO'ya alınmış olmasına, Kore Savaşına asker gondermesinin etkili olduğu soylenegelse de asıl etki SSCB faktorudur: Cunku SSCB'ye karşı NATO'nun Turkiye'de us ihtiyacı belirmiştir. Kısacası Turkiye'yi NATO'ya ABD'nin "olur" u, ama SSCB'nin dolaylı yardımı sokacaktır. Tarihlerin 1952'yi gosterdiği o yıldan, incelemenin sınırını oluşturan 1960'a kadar Turkiye'nin NATO angajmanı SSCB ile ilişkilerini bir nota teatisi niteliğine burundurmuştur. Turkiye NATO'ya katılmasının diyeti olarak, bir Ortadoğu Komutanlığı tesisinde rol alma konusunda Batılılara soz vermiştir. Sozunu yerine getirmek icin Ortadoğu'da giriştiği faaliyetler de SSCB'nin tepkisiyle karşılaşmıştır. Ama sonucta Batı'nın SSCB'ye karşı Ortadoğu'daki yerini ebedileştirmek icin tasarladığı Ortadoğu Komutanlığı projesi hayata gecmemiştir. Bu ise daha ziyade Arap devletlerinin tepkisi ve Batı devletlerin amaclarındaki farklılıklar yuzundendir.278 1953 yılı Stalin'in olduğu ve akabinde Sovyetler Birliği'nin barış taarruzlarına başladığı yıldır. Bu meyanda SSCB, Turkiye'ye yonelik toprak taleplerinden vazgececek ve iyi komşuluk ilişkileri kurmak isteyecek ama bu durum Turkiye'nin SSCB korkusunu azaltmayacaktır. Bunda Batı Bloku ile cizilen kader birliğinin yanı sıra ABD ile kurulmuş ekonomik bağlantıların rolu de olacaktır. Turkiye, ABD menfaatlerinin belirlediği ekonomik yardımın azalmasını ABD hasisliği olarak algılamaya başladığında, SSCB alternatifini değerlendimek isteyecektir. Ancak hukumetin bu amacla 1960'da SSCB'ye yonelimi, icinde ABD parmağı olduğu şuphesi uyandıran bir askeri darbe sebebiyle sonucsuz kalacaktır. Turkiye NATO'ya girdikten sonra, NATO'yu destekleyen ceşitli bolgesel paktlar kurarak, guvenlik halesini genişletmek isteyecektir. Bu cercevede en cok hareketlendiği bolge, Ortadoğu'da, yine SSCB ile karşı karşıya gelecektir. Temelde bolgedeki ABD-SSCB mucadelesinin alt duzey gorunumu olan bu karşı karşıya geliş, Bağdat Paktı, Irak ihtilali ve Lubnan cıkarması olaylarında kendini gostermektedir. Turkiye'nin bazen ABD tarafından teşvik edilen, bazen yine ABD tarafından dizginlenen davranışlarının temelinde yatan (duşunce) hep biraz daha ABD yardımı sağlama umudu olacaktır. Ama gorunur gerekce Sovyet tehdidini izale etmek olduğundan Turkiye Sovyet tepkisi alacaktır. Turkiye'nin Ortadoğu macerası SSCB yanında Arap devletleriyle de ilişkilerini bozmuştur. Yine Turkiye'nin 1955 Bandung Konferansında Bağlantısızları kusturmuş olduğu da hesaba katıldığında durumun tatsızlığı ortaya cıkmaktadır. Nasıl Turkiye'nin ABD nedeniyle Ortadoğu'daki varlığı Sovyet tepkisini cekmişse, ABD'nin Turkiye'deki varlığı da Sovyet tepkisi cekecektir. SSCB'nin Turkiye'deki ABD uslerinin saldırgan niyetlerle kullanılacağı yolundaki ikazlarına, savunma amacı gudulduğunu soyleyerek cevap veren Turkiye 1956 Balon Krizi ve 1960 U2 olayı ile SSCB'ye mahcup olacaktır. Oysa SSCB icin bu usler kurulduklarından beri gorunen koy meselesidir. Bu iki olay SSCB'yi hem doğrulamış, hem de Turkiye'nin ABD karşısındaki caresizliğinin teyidi olmuştur. SSCB'nin surekli tepkisini ceken Turkiye'deki fuzelerin bu donemde somut bir soruna sebep olmaması ise Menderes'in tek şansı olmuştur. Sonucta ABD (yardımı) uğruna Menderesin heba olduğu donem gunahı ve sevabıyla Turkiye Cumhuriyeti Tarihi'nin uzerinde cokca konuşulacak bir donemi olmaya devam edecektir.

Dosya ve bilgiler YOK tez merkezinden alınmıştır.

Gizli İçerik:
Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.