“Her kadın, kadın olmasının utancı altında ezilmelidir.” İskenderiyeli Klement
Kiliseden cok daha oncesinde, Aristoteles zamanında bile kadın, herhangi bir niteliğe sahip olmayan bir varlıktı. Zira tarih boyunca, sadece erkeklerin nitelikli varlıklar olabileceğine inanıldı. “Cinsilatif”in paradoksu da tam burada ortaya cıktı: Kadının hoş gorunuşu, yalnızca zayıf karakterini gizleyen bir maskeydi.
Daha sonra, kadının guzelliği eş ve anne oluşuna bağlandı. BekÂr, entelektuel, feminist, eşcinsel ve toplumun yargılarıyla ters duşen tum kadınlar utanc kaynağı olarak goruldu. Bu kadınlar adeta birer canavardı!
Gunumuzde kozmetik sektorundeki gelişmelerle birlikte hicbir kadının cirkin olmak icin bir mazereti kalmadı. Kadın bunca imkÂna rağmen cirkinse bu onun ihmalkÂrlığından ve isteksizliğinden kaynaklanabilirdi ya da daha kotusu patolojik bir durumdu.
Claudine Sagaert, tarih, antropoloji, edebiyat ve resim uzerinden kadın algısının tarihsel gelişimini izleyerek cinsiyet tarihine olağanustu bir katkı sağlıyor ve kadının yuzyıllar boyunca sıkıştırıldığı kalıpları ortaya koyuyor. Bu kalıplar dun olduğu gibi bugun de kadınlar uzerinde baskı kurmaya devam ediyor.
Cevirmen: Serdar Kenc
Yayın Tarihi: 06.02.2017
Orijinal Adı: Histoire de la laideur féminine
Aranabilir PDF
Mediafire
Tarama başkasına yukleme bana aittir .