• 19-07-2022, 20:59:39
    #1






    20. Yuzyılın en onemli donemeclerinden biri Soğuk Savaş Donemi'nin bitişi oldu. Ama yerine barış gelmedi. Kureselleşmenin dunya olceğindeki adaletsizliği derinleştiren, kulturu aynılaştıran boyutları kendine karşı tepkileri de kacınılmaz olarak doğurdu; etnik, dini ve ulusal gruplar arası catışmalar arttı. Ulus devletlerin hareket alanlarının giderek daralması da bu grupların seslerini yukseltmeleri ve varoluşları icin yer actı. İnsanlar kulturel fark-lılıklarının kabul edilmesi, siyasi temsil gibi taleplerde daha ısrarlı olmaya başladılar. Bu talepler, yıllardır ihmal edilmiş olan kulture dair konuları siyasetin kalbine yerleştirdi, kulturu dikkate almayan siyaset yapma tarzlarını gecersiz kıldı.



    Evet, icinde doğup buyuduğumuz, bize değerlerimizin ve anlamlarımızın coğunu veren kulturumuz kişisel kimliğimizin bir parcasıdır. Kulturun kimlikle ilişkisiyse değişmez ve durağan değildir. Kultur-siyaset ilişkisine ickin olan baskıcı unsurları ozgur bireyler kabul ya da reddedebilirler. Yeter ki kamusal eğitim ve bilgi edinme mekanizmaları başka secenekleri de barındıracak, butun secenekler, herkes icin eşit ulaşılabilirlikte olacak bicimde duzenlensin.

    Kultur, Kimlik ve Siyaset, kulture dair talepler, adalet, yurttaşlık ve siyasal toplum icin yeni duşunceler iceriyor. Otonomi temelli yaklaşımlarla diyaloğa girip, bu diyalogdan kimlik temelli bir yaklaşımın olanaklarını araştırmaya soyunuyor. Onerdiği cokkulturlu adalet anlayışını, bireyi kuran temel bir unsur olarak kulturel kimlikle temellendiriyor. Yazar, bu anlayışın, milliyetcilik, yurttaşlık, siyasi kultur gibi kategoriler acısından neler ifade ettiğini inceliyor; bazı hayali orneklerin yanı sıra gercek dunyadan da pek cok ornek kullanarak ayakları yere basan bir cozumleme sunuyor. Cağdaş liberal siyaset felsefesinin temel kavramlarını tartışırken birey olmanın liberal rejimlerdeki acmazlarına, adalet ve saygı kavramları acısından işaret ediyor.



    Anglosakson akademilerinde bir suredir hararetle tartışılan, kıta Avrupası siyaset teorisyenlerinin de yavaş yavaş dert etmeye başladığı bu meseleye Turkiye'den onemli ve orijinal bir katkı olduğunu duşunduğumuz kitabın ulkemizdeki konuyla ilgili tartışmalara ve siyasi onerilere ilham vermesini umit ediyoruz.



    Nafiz Tok'un kitabı, Anglosakson siyaset felsefesinde son zamanların uzerinde en cok duşunulen meselelerinden biri olan modern liberal devlet ve cokkulturluluk arasındaki ilişkiye onemli ve aydınlatıcı bir yaklaşım getiriyor. Tok'un derin, etkili ve eleştirel cozumlemeleri sadece liberalizm teorisi ve kulturel ceşitliliğin doğasını sorgulamakla kalmıyor, aynı zamanda siyasal kimliği de irdeliyor. Tok kitabında, John Rawls ve Will Kymlicka gibi onemli siyaset teorisyenlerinin eleştirel bir değerlendirmesini yapıyor, modern siyaset teorisinde merkezi bir yer işgal eden liberal devlet/cokkulturluluk tartışmasını genişletiyor, bu tartışmaya onemli katkılarda bulunuyor.



    Iain Hampshere-Monk, History of Political Thought Dergisi'nin editoru.







    ISBN: 975-539-384-6

    Basım Yılı: 2003

    Sayfa Sayısı: 340

    Yayınevi: Ayrıntı





    Aranabilir PDF + 15 MB







    Yandex





    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.








    Mediafire




    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.