• 19-07-2022, 18:01:54
    #1
    İdeolocya ve İhtilÂl

    Kavganın İcinden



    GİRİŞ - ONSOZ



    ? Eskimez, solmaz, porsumez, YENİ'nin vasıtalığına uygun olarak kendi kendinde tukenici ve sınırlı (statik) bir cerceve belirtmeyen; her yone kol kol yayılıcı ve nesilden nesile gececek sureli bir ruh ve sistem...



    Mucadelemizde, meseleleri kendisiyle cozebildiğimiz ve bunu "ic" ve "dış"a doğru talep edeceğimiz şekillere ve isteklere dokebildikce kendisiyle yuruduğumuzu soyleyebildikce kendisiyle yuruduğumuzu soyleyebileceğimiz ve kendisini de yurutmuş olacağımız ruh ve sistem...



    Bu eser, onu anlamayı sistemleştirme ve kendisindeki ipuclarından hareketle "aksiyon cephesini" orgutleştirme yolunda ilk ve tek... gercekleştirilmesi gerekene nispetle de onsoz...



    ? Davamızın "dost" ve "duşman" kutuplarını ve meselelerini, her sahada verdiği eserlerle "kuşatıcı" Buyuk Doğu aksiyon kursusu ve mimarı karşısında, onu orterek kendini kuşatıcı ve nesil yoğurucu gosterme heveslileri... ve yaptığı işte onu kendisine engel gorerek, kendisinden daha cucelerin yanına kacan eski kurusıkı pohpohcuların tavrı... Evet bu tavırlar ve bu davırlara karşılık kendi gayemizi şoyle belirtmiştir:



    "Kendimizi riya usluplu tevÂzu gosterişinden uzak tutarak belirtelim ki(...) "sınır boyunca afyon cekişlerden" ayrılan ve kanla mucadelesini veren bir genclik ifadesine vesile olduksa, bugun yine aynı ruha (Buyuk Doğu İdealine) bağlı olarak, bu oluştaki payı gundeme getirme durumundayız...



    "Olmuş" gorunme yuzsuzluğuyle bu zeminde boy gosterenlerle; yapılanlardan "olma sancısı" cekenleri ayırdedebilen "sancılı"lar, munun sebebini, kendini goz planına dikici bir davranışta değil, kuşanılmaya calışılan (Buyuk Doğu) aksiyonu ruhunu işaret niyetinde arasınlar...

    Tabiatta canlılık ifade eden her yerde asalakların turemesi gibi, bu canlılıkta, zemzem kuyusuna işeme niyetli parsacı cıkışlar, kuşanılması gereken (Buyuk Doğu) ruhuna dil uzatınca; o ruhun kuşanabildiğimizce "verimi"ni goz planına getirme vazife olarak belirir... Nereden nasıl geldiklerini bilmeyenler, nereye ve "nasıl" gideceklerini de bilmeyen "gunun" adamlarıdır...



    İşimizin, bu farkı anlayanlarla olduğunu bildirerek ve "olmamış gereken" yanında aldığımız mesafeye rağmen bunu "hic" kabul ederek, dort sene once (1975) ilk gun işaretlediğimiz doğrultuda ve dort sene onceyi hatırlatıcı bir sesle cıkıyoruz... Bu sefer kucuk bir gurup ifadesindeki bizle değil, aralarından şehit duştukce, şehitliği isteme şuurundaki gazileri daha yukseğe tırmanıcı bir "genclik" ifadesiyle...



    "DÂva cilekeşinin hamurkÂrlığını yaptığı gencliğe; "nerdesin?" feryadına aksi seda gibi tekrarlayıcı "nerdesin?" cevabıyla değil; murad edilenin GOLGESİ kabul edilebilirsek burdayız, hedefimiz aslı gibi olmaktır." (1)



    ? Ve haykırışımızın rengine ilk karşılık sesi; MUJDELERİN MUJDESİ...



    "Birkac gun once... Buyuk Doğu Yayınlarının idare yerine birer meşale kıvraklığında uc genc geldi. (2) Oturdular ve tek kelime soylemeden bana bir dergi uzattılar: AKINCI GUC... Bunlar bu dergiyi cıkaran ve guden gencler...



    En telaşlı Ânımda; dergilerine bir goz atmak imkÂnından da mahrum bulunduğum şartlar altında, ancak bir cay icebilecek kadar kısa bir zaman icinde temas edebildiğim ve buyuk teması Ankara'dan donuşume ertelediğim bu gencler, benim, bugunku İslÂm gencliğine musallat ayrılık ve aykırılık mikropları uzerindeki goruşlerimi dinlerken, oylesine muteessir oldular ki, iclerinden biri hıckırıklarını tutamadı ve başını ellerine gomerek ağlamaya başladı...



    Dondum ve acıyla doldum...



    Gece yatağıma uzanıp dergilerini actığım zaman ne gorsem iyi?.. Bir baştan obur başa Buyuk Doğu İdealinin destanı... Hem de en derin fikir tabakalarına kadar nufûz edici ve bugunku aydın İslÂm gencliğini Buyuk Doğu mihrak ve istikametinde gosterici bir tahlil, terkip, tefekkur ve tahassus ifadesiyle... Alkol kokulu cenaze celenklerinden daha Âdi pohpohlamalarla değil... Duyarak, duşunerek ve yaşayarak...



    Hayatım ve dÂvamın en acıklı inkisar ve ıstırabını beykelleştiren MSP devşirmesi bu gencler, şimdi demetlerinin bağını catlatıyor, yepyeni bir demetlenme hasretiyle oz kaynaklarının adını veriyor; ve bu, kendi kendisini tÂyin ve tespit işinde en soylu ve şahsiyetli cile hakkını tutturuyordu.



    Karanlık bir zindan odasında nazbını sayan bir adama "kalk ve toplan! Yanlışlıkları ilÂhi adaletle kendi kendisine patlak verdi!.. Artık acık hava ve guneş senin!" hitabına ermiş gibi oldum ve ben de o genc gibi ağladım.



    15 yıllık oluşunun harcı icinde alın terim, hummalı nefesim ve olanca kımıldama gucum yatan "Millî Turk Talebe Birliğii"niin niyahet olu kalıplar icinde tonduruluşu, tek umit halinde yoneldiğiim Ulkucu gencliğin de henuş ruh adeleleriine buyuk vecd ve tefekkur cereyanını vermeye fırsat bulunmayışı onunde, bu, en beklenmedik yerden kendi kendisine yukselen ses, bana mujdelerin mujdesini getirdi:



    ?"Onlar benim ardımdan gelmeyecek, ben onların arkasından koşacağım!" (N.F.K.) (3)



    · Ve arkasından soyleyeceğimiz her sozun bizi ifadeden Âciz kalacağı; icimizde yangın, dışımızda apışmış gozyaşlarına sukuleyen hissiyata sebep, kendi el yazısıyla ithaf... Hemen belirtelim ki, bu ithaf, cercevelediği mÂnÂyı hedef bilen gencliğin kendine ithaf bileceği bir mÂnÂyı kuşatır:



    IŞIK

    Hic beklemediğim bir zamanda, hic beklemediğim bir mekÂndan bir ışık fışkırdı. Daima boyledir. İlÂhî tecelliler hep boyle tepeden inme gelir. Allah'ın tecellileri, yapmacıksız ve zorlamasız, boynunuz bukuk, koşenizde otururken gorunuverir. Bu ışık, hic birini gorup tanımadığım, gorup tanıyınca da aramışdaki ezelî yakınlığa şahit olduğum genclerden.. Şu anda ucuncu sayısı elinizde olan "Akıncı Guc" isimli derginin ilk sayısından...



    Bunlar MSP'nın koruduğu ve geliştirmeye calıştığı "Akıncılar" gencliğinden bir demettir ve işin ozu olarak şu sayhayı koparmaktadır:

    ? Biz ruh hamurumuzu Buyuk Doğu teknesinde ve onu yoğuran ellerde idrak ettik ve başka hic bir tarafa gonul ve kafa nispeti kabul etmeyiz.



    MSP'ye karşı vaziyetim ve onun ulvî dÂvayı harcamakta gosterdiği ehliyetsizliğe isyanın malûm olduğuna gore, ilk kalemde bu tecellî beni şaşırtmalı ve samimiliğinden şupheye duşurmeliydi. Ama oyle olmadı; bu genclerin son zamanlardaki duzmece ve ezberletmece teşkilat orneklerinin ruh haletinden uzak olduklarını gordum ve bana (antipatik) gelen zumre adlarına rağmen onları goğsume bastım.



    Dergilerinde aynen yayınlanmak uzere el yazımla kÂğıda doktuğum bu satırları kendilerine ithaf ederken, Akıncı, Ulkucu ve daha bilmem neci cevreler bir arada, dÂvamızın billûr sarayını, kafdağının, yani kopyekûn insanlıkca ozlenen eskimez ve porsumez ideal tepsenin en yuksek noktasında inşa istidadında mimar namzetleri olarak onları selÂmlarım.



    Onbeşinci İslÂm asrının kapısında, İslÂmın ebedî gencliğini ve yeniliğini, her an genc, taze ve yeni kimliklerinde ışıdatsınlar ve kafdağına tırmanmak kadar zor ve cetin gayenin mÂna ve madde şartlarına ersinler...



    Bu kor dovuşu hengÂmesinde, umidim şimdilik hangi cevreden olursa olsun, işte bu genclerin belirttiği mayadadır." (4)



    ? Arkasından, tarafımızdan yayınlanan tarihî kıymete haiz ve ne yazık ki muhimliğine nispetle dikkatsizlik ve baskı hatalarıyla malûl olarak cıkmış, kendimizi ve yolumuzu hicbir yone cekilemez şekilde tam olarak belirtici deklerasyon... (5)



    Bu deklerasyon, 40 senelik kanlı fikir cileleriyle, hapishane cileleriyle ve şartların en son haddiyle zorluk belirttiği donemlerde verilen mucadelelerle orguleştirilen "mÂna"ya bağlılığımızı tam olarak belirtici ve bu ozelliğinden dolayı kalıcı, ayrıca; doneğinden hesap sorulmasını gerektirecek şekilde bağlayıcıdır. Eksiksiz olarak şu;



    "I. Ruh hamurunu Buyuk Doğu teknesinde ve onun mimarı elinde idrak eden AKINCI GUC, Millî Selamet Partisi'nın teşkilÂtlandırdığı Akıncılar cevresi icinden fışkırmış; yolunu, hedefini, temelini ve kaynağını, hic bir tereddude fırsat vermeyecek şekilde acıkca belirtmiştir. Ve BUYUK DO?U idealine doğru, ?dar cercevelerden kurtulmuş hususi bir kolu gosteren Akıncı Guc?, tek gudum işareti almaksızın yolunu bulmuştur.

    II. Kendisinden başka hic bir tarafa gonul ve nisbeti kabul etmediğimiz bu yol, Peygamberler Peygamberinin kum tepelerine cizip yanlarına capraz hatlar cektiği duz yolun ta kendisidir. Ve adı "gercek İslÂmiyet"tir.

    III. "Kurtuluş Fırkası" diye isimlendirilen bu yolun capraz cizgileriyle "Akıncı Guc"un hic bir ilişkisi olamaz. Bu capraz yollar gunumuzun kufur nirengi noktası olan malûm partilere karşı olsalar da hic birinde kendi ruhumuzun tumuyle tercumanı olmak kıymet ve haysiyetini gormediğimizi ilÂn ve beyan ederiz.

    IV. Hangi birlik ve topluluktan olduğumuzu gostermenin arefe gunundeyiz.

    V. Hareketimiz geliş yolunu tıkamak değil, geliş yolunu tıkayan ve karartan yolları tıkamak noktasında... Kısaca PAZARLIKSIZ OLARAK KİM ALLAH VE RESULU DİYORSA BİZ ONDAN, O DA BİZDENDİR. Ve kim yolumuzu en şaşmaz ve tÂviz vermez istikamet bilgisiyle gosteriyorsa liderimiz odur.

    VI. Esilerden hic bir umidimiz yok ve gozumuz pazarlıksız İslÂm aşkının yeni gencliğinde...

    VII. İsa Peygambere atfedilen meşhur kelÂm gereğince "bizden olmayanlar bize zıttır; bizimle toplanmayanlar dağıtır" hikmeti şiarımızdır.

    VIII. Bu şiar icinde İslÂm gencliği, yani olanca saffet ve asliyyetiyle gercek İslÂm gencliğini dar cercevelerini tepeleyerek cevremize ve saflarımıza katılmaya cağırıyoruz. Bu cevrenin adı, ruhu, mekÂnı ve zamanı yakında mahyalaşacaktır.

    IX. Aramıza katılmamaya sebep gosterilebilecek hic bir mÂzerete acık kapı bırakmamak ve her turlu mÂzereti mahkûm etmek icin peşinen bildirelim ki, bizim hic bir teşekkule hasis hesaplara dayalı bir surtuşmemiş yoktur ve hic bir teşekkule karşı da intikam hesabımız bulunmamaktadır. Derdimiz sadece dÂvamızı dar ve hasis cercevelere harcanmaktan kurtakmak ve kızgın bir aşk posında erimek ve kaynaşmak hasretinde ifadeli..."



    ? Ve arada, mÂnası acık ve her turlu soz ustu buyuk TARİHİ HADİSE... Akıncı Guc kadrosuna ithaf edilen Buyuk Doğu İdeolocyasına ek: İSLAMI YENİLEMEK.



    ? "İslÂm yenilenmez. Anlayışı yenilek gerekir.



    ? Anlayış mı? Nurun aynadaki aksi... Aynayı yenilemek..



    ? Guneş yenilenemez. Goz yenilenir.



    ? İslÂm, başı ve sonu olmayan ebedi yeninin ismi... Ona her an biraz daha nufuz etmektir ki, yenilik...



    ? "Bir gunu bir gunune eş gecen aldanmıştır" hadisesindeki sonsuz hikmettir ki, yeninin ve yeniliğin sırrını getirmiştir.



    . Dava işte bu mÂnada İslÂm'ın ve ornek nesli, Resûl eliyle yuğurulan sahabiler.. ? Sahabilerin ardından "Tabi"ler bu nesil cizgisini uzatmışsa da onlardan sonra dava ictimai planda zaafa ve buyuk ferdi zuhurların cevrelediği mahzun zumrelerden oteye gecilememiştir. Bu tecellide, muhafazası en zor iş olan aşkı kaybetmenin ve kaba yapayalnız dış planda kalmanın neticesi olarak ilÂhi hiktem aşikÂr...



    ? Emevi ve Abbasi devrelerini takip ederek Turk'un eline gecen İslÂmî devlet livası, 600 kusur yıllık gercek devlet hayatının ancak 250 senesinde boyle bir nesle yataklık etmiş, ondan sonra 300 yıl korkunc bir aşk ve ustun anlayıştan yoksunluk cığrına girmiş, 100 kusur senedir de, aynı ham yobaz ve kaba softa idrakinin tersine donuk şekliyle butun cehdini İslÂm'a karşı cıkmakta bulmuştur.



    ? O gun bugundur ki, nesillere kahraman diye tanıtılanlar, İslÂm'dan tiksinmenin fikrî ve fiilî icracıları olmuştur.



    ? İslÂmı, zatından zerre feda etmeden olanca saffet ve asliyetiyle kucaklayabilecek ve nefislerinde yenileyecek nesillerin boylece kokune kibrit suyu dokulmeye başlanınca din ihtiyacından busbutun kurtulamayan muvÂzaacı mizaclar her tarafta işi reformculuğa dokmuş; ve olduğu gibi bir İslÂm'a kapı acmaya bakılmıştır.



    ? Reformcu, İslÂm'ı şu veya bu goruş ve mezhep lokomotifine bağlamak, onu zatına ve aslına gore değil, kendi şahsî nefsine ve idrakine iliştirmeye kalkmak, boylece curuk gorduğu bir binayı kendince payandalamaya yeltenmek bakımından, İslÂm'a cepheden zıt olanlardan daha tehlikelidir; ve İslÂm'ı kalb ve goz yenilenmesi yoluyla koruyacak olan nesil, cemiyet dairesi icinde kendisine uc duşman tanıyacaktır; Aşksız ham yobaz, duygusuz kÂfir, nasipsiz reformcu... Yani ruhu, kor nefsinde kabuklaştıran, busbutun inkÂr eden ve ikisi arasında arabuluculuğuna kalkışan...



    ? İslÂm, 500 yıl kılıcını elinde tutan Turkiye'de bozuldu ve her yerde altust oldu. Bu, ancak Turkiye'de duzelirse her yerde sağlığa kavuşabileceğine ait İlÂhî bir ihtar...



    ? İslÂmı yenileyecek olan nesil, bu, ruh ve madde felÂketleri Turkiye'sinde son ve som, hepci ve butuncu tepki halinde zuhur etmekle mukellef...



    ? Bunca zevalin ardından ancak kemal cığırı acılabilir.



    ? Dort buyuk halifenin sırayla şiarları olan merhamet, celadet, edeb ve akılda tam ikmalli ve techizatlı olarak, 15. İslÂm Asrının eşiğinde, İslÂmı yenileme davasını cozumlemeye guclu nesilden, ana rahmini tekmeleyici sesler duyuluyor. Aya gitmek huner değil, bu sesleri guneşten duyulacak derecede fikirde ve aksiyonda yukseltmek marifet.." (6)



    ? Evet...



    Biz (dar anlamda biz değil, nesil olarak biz) bu gorevin altında dava adına duyduğumuz sancı ve huzursuzluk derecesinde, bu huzursuzluğun şiddeti derecesinde huzur duyabiliriz... Huzurumuz, duyduğumuz huzursuzluk ve sancımızca...



    Her an, her nefes alışta ihtilÂl-inkılÂbın ruyasını gorecek, hayatını buna gore ayarlayacak, hicbir zaman hicbir tehlikeden yılmayacak, son nefesine kadar donmeyecek, kafa ve ruh disiplini icinde gercekleştirmenin mÂna ve madde şartlarına ermeye calışacak... Evet planlı ve sistemli bir taarruzu gercekleştirecek şekilde kadrolaşacak bir nesil olma gorevi...



    ? Acıkca soyleyelim ki; bu liyÂkate ermenin ilk şartı ruh ve kafaca batağa yayılmış manda rehÂvetinden kurtulmak ve bu işin nasıl olacağı hakkında duşunur gorunme maskaralığından cıkarak duşunmedir. En azından (nefsini zora sokamayanlara sozumuz yok) ihtilÂl-inkılÂb hakkında devşirileni anlayacak duruma gelmenin caresine bakmak...



    ? Bu nesil (yani biz) kendi apışmış haline vucut verici sebepleri gercekleştirenlerden (ister icimizde ister dışımızda olsunlar) davacı olmadıkca, bu ruha ermedikce, kendini dava adamı olam liyÂkatinden uzak ve toprakta kıvranan solucan bilsin...



    ? Bu eser, başta da soylediğimiz gibi Buyuk Doğu davasının aksiyon cephesini orguleştirme yolunda ilk ve tek... yapılması gerekene nispetle de onsoz... Muhteviyatı, kitaplık capta duşunulen meselelerin olayların icinde dinamik plÂnda ve AKINCI GUC dergisinde kısım kısım işlenmesiyle meydana geldi. Ve okunurken goruleceği uzere, davayı cehaletle one surup cirkinleştiren ve cokertenler damgalandı; teşhir edildi. En azından bu işin tekerlemelerle olmayacağı gosterildi; mÂnasız orta malı lÂfların, esasta ne mÂnaya geldiği acıklandı. (Eğer yanlıştan donenler olursa, "suctan donenlere altından kopruler inşa etmeli" anlayışının gereği olarak bağrağımızı acarız. İşaretlediğimiz yanlışlıklar da, uzerinde "girilmez" yazılı levha olarak kalır.)



    ? Son olarak...



    Bizim hazırladığımız ve istediğimiz "durum" gercekleşti: Herkesin kendine İslÂm adına İslÂm dışı carpık dengeler kurduğu, hareket adına altı cizilecek tek cumlecik edemez ve buna rağmen duşunce adamı, sanatcı, politikacı ve daha bilmem neci havalarda vakit gecirdiği sırada... evet tam bu sırada Golge'nin birinci ve ikinci (ozellikle birinci) donemindeki gibi bir darbede sahte dengeler bozuldu: Sanattan duşunceye kadar, eski halleriyle şimdiyi karşılaştırabilirisiniz... Boylece karşılıklı eleştiri donemi de acıldı; şimdilik tepkiler maskaralık ve komiklik seviyesini aşmasa da...



    Burada bir noktayı daha acıklamakta yarar var: Cıkışımızda yaşı 40 civarındaki ve ustundeki sanatcı (!), fikir adamı(!) vs. tiplerin isim zikredilmeden bir genelleme icinde de olsa eleştirilişi (yakınlarımızca bile) merhamet uyandırdı. Haksızlığımız acısından değil de, acıma duygusundan doğan sitemle karşılaştık. Ancak olup olacağı bu kadar diyeceğimiz tiplerin kendilerini gosterme merakı yuzunden de bu gorevin yerine getirilişi daha fazla ertelenemezdi. Ve gosterdikleri bayağı tepkiler, onlar hakkındaki "kapasitesiz, porsuk ve keleş" hukmumuzu pekiştirdi. Yine de kıskanclıktan ne halt ettiğini bilmez kadınsı tutumlarını bırakmaların ve "oluş yonu"na girerek bizi yanıltmalarını dileriz.



    Salih Mirzabeyoğlu







    İndirme Linki;

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.


    Yazarın diğer eserleri icin;

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.