Buyuk toplumsal dalgaların yarattığı umutlarla acılıp, daha yarılanmadan insanlık tarihinin en buyuk soykırımlarına tanık olan yirminci yuzyılın akılotesi suratini yakalamak ve yeniden insanca tarifler yapabilmek icin, Turkiye butun şansını yitirdi mi? Sanırım burada, "Turkiye" ile "mevcut rejim" arasına kalın bir cizgi cekmek gerekiyor.
Yuzyıl başının diktacı-devrimciliği, korporativizmiyle, en onemlisi ilk kez ulus-devlet olmanın acemiliği ile tanımlanmış Turkiye Cumhuriyeti, tarihiyle cesurca yuzleşme becerisi surekli engellendiği ve bir akıl tutulmasına mahkûm edildiği icin, bugun bir yolun sonuna gelmiş gozukuyor.
Yolun sonu, her zaman "felaket" anlamına gelmez, gelmeyebilir...
Şimdi, coken rejimin altında Turkiye halkının kalmaması icin, bir hayli yeni yol ve secenek beliriyor, belirmeye devam edecek. Şimdi, milliyetci paranoyadan sıyrılmış, bir dunya toplumu olmaya yonelmiş Anadolu ve Rumeli ulkesini, yeni Turkiye'yi mumkun kılacak yolların da onu acılıyor.
Orhan Alkaya - Turkiye Hala Mumkun
Gendaş, 2002
160 Tek sayfa, 3.3 Mb
Tıpkıcekim PDF, Clearscan
Bu kitap ilk kez forumumuzda paylaşılmaktadır.
Lutfen forumun linklerine sahip cıkın.
Forumun adresini verin ailemize katılsınlar.
Forum paylaşım-katılım kulturudur.
Harcanan emek bu forumun gelişmesi icindir, sahip cıkalım.