Selin M. Bolme vd., Batı ve Kaddafi Makasında Libya, Seta, Ankara 2011.
42 yıl suren uzun bir donemin ardından Kaddafi, Arap baharının bir halkası olarak Libya?daki liderliğini kaybetmek uzere.
1951 yılında bağımsızlığını ilan eden Libya, 18 yıl krallık ile idare edildikten sonra Muammer Kaddafi onculuğundeki bir grup subayın gercekleştirdiği askeri darbeyle kendine ozgu yeni bir yonetim, Cemahiriye, ile tanıştı. 42 yıl suren bu uzun donemin ardından Kaddafi, Arap baharının bir halkası olarak Libya?daki liderliğini kaybetmek uzere.
Libya yonetimine karşı Ocak 2011?de konut probleminin ve yolsuzlukların dile getirilmesiyle başlayan gosteriler ilk etapta siyasi kaygılardan cok ekonomik motifler taşıyordu. 15 Şubat?ta Bingazi?de polis karakolu onunde toplanan yuzlerce Libyalı, ulkede daha sonra Derne, Beyda ve Zintan gibi şehirlere de sıcrayacak olan protesto gosterilerinin siyasi anlam kazanmasına neden oldu. Guvenlik guclerinin bu protestoculara sert tepkisi uzerine 17 Şubat?ta organize edilen ?Ofke Gunu? Libya?daki rejim karşıtı ayaklanmanın da donum noktası oldu. Kaddafi?nin gitmesi ve reform talebi ile Bingazi?de başlayıp diğer şehirlere sıcrayan gosterilerin guvenlik gucleri tarafından şiddetle bastırılması ve sonrasında cıkan catışmalar, bu ulkede değişim ruzgÂrını bir ic savaşa donuşturdu.
Onceleri bir genclik hareketi olarak başlayan isyanın muhtelif siyasi duruşa ve sosyo-ekonomik arka plana sahip aktorleri icermesi, 17 Şubat?tan sonra tırmanan catışmalarda muhalif saflardaki organizasyon eksikliğini de acığa cıkardı. Kaddafi rejimini devirme ortak gayesi etrafında birleşen muhalefet, faaliyetlerinde organizasyonu ve direniş cabalarında koordinasyonu sağlamak icin 27 Şubat?ta Libya Gecici Ulusal Konseyi?ni kurdu. Fransa, Katar, İtalya ve İspanya gibi ulkeler tarafından tanınan Ulusal Konsey, adil secimlerin yapılması, yeni bir anayasanın hazırlanması, ceşitlilik ilkesine dayalı bir siyasal sistemin kurulması ve evrensel ilkelere bağlı siyasi ve sivil toplum kuruluşlarının kurulması gibi maddeleri iceren bir beyanatla Kaddafi sonrası icin bir yol haritası acıkladı.
Uluslararası kamuoyunun dikkatinin henuz Mısır?da olduğu olayların ilk patlak verdiği gunlerde Libya?daki durumun tam olarak vahameti anlaşılamamasına karşın, cok gecmeden cekilmeyeceğini acıklayan Kaddafi?nin aşırı guc kullanma eğilimi icinde olması endişeleri arttırdı. Nitekim Kaddafi?nin savaş ucakları ve paralı askerlerin desteğiyle halka ateş actırması ve olenlerin sayısının binlerle ifade edilmeye başlanması ile Tunus ve Mısır?da yaşanan yumuşak gecişin Libya?da yaşanmayacağı kesinleşti ve bu durum Libya?da olası bir katliamın veya ic savaşın onune gecmek icin uluslararası toplumun harekete gecmesi yonunde seslerin yukselmesine neden oldu.
22 Şubat?ta Birleşmiş Milletler Guvenlik Konseyi?nin Libya?da şiddete acil olarak son verilmesi ve sivillerin korunması yonunde ilk acıklamasını, 26 Şubat?ta silah ambargosu, Kaddafi ve ailesinin mal varlığının dondurulması ve uluslararası seyahat yasağını iceren 1970 sayılı BMGK kararı izledi. Libya?daki durumun vahameti uzerine 17 Mart 2011 tarihinde bir araya gelen BMGK?de oy cokluğu ile ateşkes cağrısı yapan ve sivillere yonelik her turlu şiddetin sona erdirilmesi, işgale varmayacak şekilde gerekli tum onlemler alınarak sivillerin korunmasını, ucuşa yasak bolge ilanını, silah ambargosunu ve Kaddafi ve yakın cevresinin mal varlığının dondurulmasını iceren 1973 sayılı karar kabul edildi. Kararın uzerinden 48 saat gecmeden Paris toplantısını duzenleyen Fransa?nın onculuğunde ABD, İngiltere, İtalya ve Kanada?nın katıldığı bir koalisyon tarafından Libya?ya operasyon başlatıldı.
Koalisyon guclerinin yuruttuğu operasyonun BM kararını aştığı ve kontrolsuzluğune yonelik eleştiriler, ABD?nin yeni bir savaşın daha maddi ve siyasi sorumluluğunu doğrudan yuklenmek yerine NATO ile paylaşma isteği ile birleşince cok gecmeden Libya?daki operasyonun NATO?ya devri gundeme geldi. İlk etapta Fransa?nın kontrolu elinde tutma isteği ve Turkiye ve Almanya?nın ise operasyonun sınırlandırılması yonundeki itirazları nedeniyle yaşanan krizin aşılmasının ardından 27 Mart?tan itibaren BM Guvenlik Konseyi?nin Libya hakkında aldığı kararların butun unsurlarıyla NATO tarafından ustlenilmesine karar verildi.
Operasyonun NATO?ya devri, planlama, teknik koordinasyon ve denetimle ilgili bir takım sorunları cozmuş olmakla birlikte, savaşın icinden cıkılmaz bir hal almasının onune gecememiştir. Ozellikle NATO?nun havadan yuruttuğu bombardımana karşın Kaddafi guclerinin isyancılara karşı ustunluğunu koruması savaşın akıbeti konusunda soru işaretlerini artırmaktadır. NATO saldırılarının Kaddafi?nin savaşma kapasitesinin merkezinde yer alan unsurları yok edememesi, Kaddafi?nin uzun sureli iktidarı boyunca guclendirdiği kabile ittifaklarının bertaraf edilememesi ve en onemlisi muhaliflerin tum cabalara rağmen yaşadıkları koordinasyon sorunları ve ozellikle askeri alandaki yetersizlikleri, Libya?da ic savaşın devam etmesine neden olan ana faktorler olarak nitelendirilmektedir.
Tunus ve Mısır?dan farklı olarak Libya, Turkiye icin zorlu bir sınav olmuştur. Bu zorluk esasen Turkiye?nin hatalarından değil, Ankara?nın surec boyunca attığı onemli adımlara ve sağladığı başarılara karşın aldığı tavrın kamuoyuna yansımasında yetersiz kalmasından kaynaklanmıştır. Turkiye, Libya?da yaşanan gelişmeleri iki perspektiften ele alan bir dış politika izlemiştir. Birincisi, Libya?nın bağımsız bir ulke olarak, gecmişte Irak?ın ve Afganistan?ın icine duştuğu ve yıllarca suren savaş ortamına girmesini engelleyecek bir cozum uretmek. İkincisi ise Kuzey Afrika ve Ortadoğu?da yaşanan değişim ve demokrasi surecini sekteye uğratacak bir goruntunun ortaya cıkmasını engelleyecek bir yol bulmak. Mısır ve Tunus?ta guclu bir kurum olarak toplumsal desteğe sahip ordunun varlığı ve halkın yanında yer alması, Turkiye?nin kararını netleştirmesini kolaylaştırmış ve mevcut rejimlerin yıkılması sonrasında doğabilecek istikrarsızlığa karşı endişelerini nispeten gidermiştir. Libya?da ise boyle bir ordunun yokluğu, karar verme surecinin uzamasına ve Ankara?nın gelişmeleri daha uzun sure izlemeyi ve ona gore adımlar atmayı tercih etmesine neden olmuştur.
Libya?da catışmalar başladığından beri suruncemeli bir ic savaş veya bir bolunme olmak uzere iki potansiyel felaketi onlemek icin yoğun bir diplomasi kullanan Turkiye, Libya?daki savaşın icinden cıkılmaz bir hal almaya başlaması ile birlikte gayretlerini taraflar arası goruşmeleri mumkun kılacak kısmi bir ateşkes uzerine yoğunlaştırmıştır. Bu nedenle Turkiye, askeri mudahalenin pasif bir uyesi olarak, sivillerin korunması, silah ambargosunun sağlanması ve insani yardımın Libya?ya ulaştırılması yonunde operasyona destek verirken, asıl cabalarını catışmaların sona erdirilmesi uzerine yoğunlaştırmıştır. Bu sırada gerek rejimle gerekse muhalefetle konuşmaya devam edebilen tek aktor olması ile on plana cıkan Turkiye, taraflarla goruşerek sonuc almaya calışmış ancak Kaddafi?nin var olduğu butun senaryoların tuketildiğinin kesinleşmesi uzerine yeni bir yol haritası oluşturmuştur. Turkiye?nin Doha?da yapılan son toplantıya goturerek mudahalenin butun tarafları ile istişare ettiği cozum onerisi Libya Ulusal Geciş Konseyi Başkanı Mustafa Abdulcelil tarafından da bugune kadar sunulan en ciddiye alınabilecek oneri olarak nitelendirilmiştir. Kaddafi?nin gitmesi yonunde bir oneri ile ortaya cıkmasına rağmen başından beri izlediği politika sayesinde Turkiye?nin bugun hala Trablus?taki aktorlerle goruşebiliyor olması ortaya konan yol haritasının hayata gecirilmesi anlamında onemli bir avantaj teşkil etmektedir. NATO?nun askeri operasyonunun cıkmaza girdiği bir ortamda, başından itibaren askeri bir mudahalenin Libya?da cozum olmayacağını gorerek gayretlerini diplomatik cozum uzerine yoğunlaştıran Turkiye, bu sayede en somut cozum onerisini getirebilmiştir.