Sinemanın sanat olma yolunda ilerlediği ilk yıllar, 20. yuzyılın ilk yılları, dunyada her alanda ve tabii ki
sanat alanında buyuk değişimlerin yaşandığı, toplumsal sarsıntıların birbiri ardına geldiği yıllardı. Yeni
yeni gelişmekte olan sinema kendini bir anda sanayileşmenin, ekonomik bunalımların, emperyalizmin,
savaşların ve devrimlerin ortasında buldu. Tum bu gelişmeler zaten coktan sanat alanına yansımış,
Modern Sanat toplumlardaki ve dolayısıyla da sanattaki buyuk bir değişim isteğinin sonucu olarak
ortaya cıkmıştı. Modern Sanatın ceşitli akımları, gecmişin değerlerinin yadsınması ve yeni bir değerler
sisteminin yaratılması cabasının urunuydu ve yeni sanat sinema da ilk yıllarında Modern Sanatın ceşitli
akımlarının yorungesine girdi. Onlarla birlikte toplumlardaki huzursuzlukları ve değişim isteğini dile
getirmeye başladı. Bunun bir nedeni sinemanın kendi anlatım yontemini yeni yeni geliştiriyor
olmasıysa, bir diğeri ilk yıllarda sinemaya ilgi duyan ve bu sanatın olanaklarını araştıran sanatcıların
aslında diğer sanat dallarından geliyor olmalarıydı. Alman Ekspresyonist sineması, ilk başta edebiyat ve
resim sanatında ortaya cıkan ve sonra diğer sanat dallarına yayılan Ekspresyonizmin ancak son
yıllarına yetişebilmiştir; Futurizm once bir edebiyat akımı olarak doğmuş, son olarak sinemaya
yansımıştır; 1920’lerin Fransız Avant-Garde sineması aslında Dadaistlerin, Empresyonistlerin, Surrealist
sanatcıların deneysel calışmalarının urunudur; Sovyet Toplumsal Gercekciliği ise, Futurist ve
Konstruktivist sanatcıların devrimle birlikte kendi sanatlarını buyuk olcude devrimin yararına sunmaları
sonucu ortaya cıkmış, onculerin deneysel calışmaları bir toplumsal yarar anlayışıyla birlikte yurumuştur.
(Tanıtım Bulteninden)
Yayınevi: Phoenix
Basım Yılı:2009
Aranabilir PDF
Mediafire