Tarihce

İskoc gaydasının atası olan gayda-tulum benzeri nefesli sazların Romalılar tarafından Anadolu veya Trakya uzerinden kıta Avrupasına taşındığı teorisi genelde kabul gormektedir. 17. yuzyılda bolgeye gelen Evliya Celebi seyahatnamesinde "dankiyo[1] Bununla birlikte Antik Yunanca olup "Hayvan derisinden yapılmış torba" anlamına gelen [2] dankiyo kelimesi bugun neredeyse hic bilinmediği gibi dini sebeplerle ya da kucukbaş hayvancılığın terkedilmesiyle unutulmuştur [3]. 1923 mubadelesine kadar Rumlar tarafından ozellikle Macka ve Kuzey Gumuşhane'de (Krom, Santa, İmera) yoğun olarak kullanılmaktaydı. Bunun yanı sıra Bayburt' un kuzeyinde yer alan ve Trabzon' a komşu olan bazı koylerde kullanılmaktadır. 1970'lere dek Holo[4] boğazı koylerinde de calındığı bilinmekte, kemencenin bazı parcaları calmak icin tulum gibi akort edildiğinden Trabzon folklorunda etkisi surmektedir. Gunumuzde tulumun tek enstruman olarak kullanıldığı bolge Hemşinliler'in yaşadığı Rize'nin Hemşin veCamlıhemşin ilcesidir. Bununla birlikte Cayeli ilcesinden doğuya doğru Lazlar'ın yaşadığı Rize'nin Pazar, Ardeşen, Camlıhemşin, Fındıklı ve Artvin'in Arhavi, Hopa, Borcka,Yusufeli ilcelerinde ve Gurcistan sınırında geleneksel olarak calınır. Artvin'in ic bolgelerinde GurculerTatos dağlarıdavul-zurnaya bırakmaktadır.[5] tulum sazı" ve "Sazende-i dankiyo duduğu" olarak tanımladığı enstrumanı Trabzon Lazları'nın icat ettiğini bildirmiştir. tarafından da geleneksel enstruman olarak kullanılmakta. İc bolgelerde sınırından itibaren yerini

Turkce’de tulum; “tolmak/dolmak” fiilinden tureyen bir isimdir. Nefesle şişirilip ici doldurulduğu icin gayet mantıklı olarak calgıya bu isim verilmiştir. Tuluma, kullanıldığı diğer dillerde ekseriyetle gayda/kaita ismi ya da bu kelimeye yakın, ses benzerliği olan isimler verilir. Mesela Macarca’da gaido veya duda, ceşitli Slav dillerinde gajda, Arapca’da yine ğayta, İspanya’da yine gayta isimleri verilmektedir. İşin dikkat ceken tarafı dunyanın bir cok yerinde hatta Turkiye’de benzer bir isim verilmekteyken Hemşin’de bu calgıya, tulumdan başka bir isim verilmemektedir.

Calgının tarihcesini ve dunyaya yayılış istikametini ortaya cıkartmak, hemen hemen diğer calgılarda da olduğu gibi neredeyse imkansıza yakındır. Cunku bugune ulaşmış bir cok calgının menşei, ilk olarak nerede ve kimler tarafından uretildiği ya da icad edildiği eski tarih kaynaklarının uzerinde durdukları bir konu değildir. Bunu sebebi gayet acıktır. Dunya uzerindeki pek cok calgı neredeyse insanlık tarihi kadar eski olup pek coğunun bir benzerine muhtelif milletlerin kaynaklarında, kitaplarında, minyatur ve kabartmalarında rastlanır.

Mesela eski Ortadoğu kavimlerinin duvar cizimlerinde, tablet ve kabartmalarında bugun gene Ortadoğu’da yaygın olarak kullanılan calgıların benzerleri gorulmektedir. Aynı şekilde, benzer iklim ve coğrafya koşullarında yaşayan bir birlerinden habersiz kavimler benzer aletler uretebilmektedirler.
Tulum ise, tesbit edebildiğimiz kadarıyla ve elbette şekilleri değişik olarak Hindistan’da, İran’ın bazı bolgelerinde, Orta Asya’nın bazı kısımlarında, Kafkasya’da, Doğu ve Kuzey Doğu Anadolu’da, Kırım’da, Balkanlar’da, Orta Avrupa’da ozellikle Macaristan’da, Batı Avrupa’da İspanya’da ve Fransa’nın Broton bolgesinde ve elbette herkesin malumu İskocya’da farklı şekil ve adlarla kullanılmaktadır. Bu kadar yaygın olarak kullanılan, bazısı birbirinin neredeyse aynısı bazısı ise cok daha farklı olarak calınan tulumun gorulduğu alanların ise neredeyse tamamen yuksek dağlık bolgeler ve geniş yaylalar olduğu gozden kacmaması gereken bir gercektir ve tulum calan her millet İskoclar, ceşitli Slav ulusları ve diğerleri bu calgıyı kendilerine mal etmektedir.

Her ne kadar 17. asır seyyahı Evliya Celebi Seyahatnamesi’nde tulumun “bir muddet evvel Rusya’da icad edildiğini” soylese de bunun gercekliğini ispatlayacak başka bir delil yoktur. Cunku eski Yunan/Roma’da ve eski İran’da tulum benzeri calgılar calındığı bilinmektedir. Şu halde tulum cok daha eski bir calgı olmalıdır.

İngiliz araştırmacı ve muzikolog Laurence Picken, tulumun en ibtidai şeklini Hemşin’de tesbit ettiğini ve mesela bu calgının sahil kesiminde yaşayan Lazlar arasında pek revacta olmadığını, onların bu calgıyı bilmekle beraber kemenceyi tercih ettiklerini bildirmektedir.
Anadolu’nun tulum calınan her bolgesinde tulumdan başka calgılar calınmaktadır. Dunya uzerinde tulum calınan başka bolgelerde de bu calgı dışında calgılar kullanılmaktadır. Yalnızca Hemşin’de tulum tek calgı olarak yerini almış ve muhafaza etmektedir. Bu durum, kanaatimizce ustunde durulması gereken bir konudur.
Hemşin’e ilk yerleşimin Bugunki İran’ın kuzey batı bolgesinde yer alan Hemedan (eski soylenişiyle Amadan) bolgesinden gelen bir grup tarafından gercekleştirildiği bilinmektedir. Bu bolge ve bir az daha kuzeyi, İran’da tulumun gorulduğu yerlerdir. Acaba Hemedan’dan Hemşin’e gelen bu grup mu yanında tulumun bu en ibtidai şeklini getirmiştir?
Hemşin bolgesiyle beraber tum Kuzey Doğu Anadolu’ya Kafkasya ve Kırım’dan goclerle yeni yerleşimcilerin geldiği de kaynaklarda yazmaktadır. Bu yerleşimciler Kıpcak, Kuman ve Peceneklerdir. Bunlar, tulumun calınıyor olduğu bir bolgeden gelen savaşcı cobanlardır. Tulumun, kuzeyden gelen bu yeni yerleşimciler tarafından Hemşin’e ve dolayısıyla Anadolu’da tulumun gorulduğu diğer bolgelere getirilmiş olması da tabii ki mumkundur.
Hemşin bolgesine en son yerleşim Akkoyunlu ve Osmanlı fetihleriyle gercekleşmiş ve ceşitli gocler ve yerleşimler guneyden ve kuzeyden birkac asır boyunca devam etmiştir. Bu son yerleşimciler de tulumun bu en ibtidai şeklini belki kendileri de yanlarında getirmişler belki de burada bularak kulturlerinin bir parcası haline getirmişlerdir.

Yapısı

Tuyleri tezimlenmiş cebic adı verilen oğlak derisinden delik yerleri bağlanıp, govde bolumu elde edilir . on ayaklardan birine luluk, birine de nav takılarak yapılmaktadır .. ve icine yoresine gore zimbon (Trabzon), cimon/cibu (Rize).adı verilen kamıştan yapılan komalı-pentatonik sipsi yerleştirilmektedir.. Lulukten dudula adlı ağızlıktan uflenerek şişirilen enstrumanda sıkışan hava nav icinde bulunan zimbona gelir ve bırada parmaklar sayesinde istenilen ses elde edilir. Geleneksel olarak boynuzdan yapılan navlar gunumuzde ahşaptır

Akort

"B - si" "A -la" "G -sol" karar seslerinde akort edilen ve komalı pentatonik bir enstruman olup tek oktavlık ses rengine sahiptir.

Etimoloji

Turkce tulum "deri kap". 13. yuzyıl oncesinde ilk olarak Hakaz lehcesinde tulug formunda tespit edilmiştir

Ceşitli dillerde tulum terminolojisi:
Tulum (Turkiye) Dankiyo, zimpona (Pontus Rumcası) Guda (Lazca) Gayda (Bulgarca, Turkce Trakya'da) Gajde (Makedonya) Parakapzuk (Ermenice) Gudastviri (Gurcuce) Chiboni (Gurcuce Acaristan ve Artvin'de) Shuvyr (Cerkez) Sahbr, Shapar (Cuvaş Turkcesi) Duda (Macarca) Tulug (Azerice) Sabouna (Yunanca)



__________________