"Frigo, buz; leblebi, cekirdek, gazoz ..." İlk genclik yıl*
larını 1960'larda yaşayanların belleklerinde, evden taşman
minderlerin yumuşattığı tahta iskemleler uzerinde bahce
sinemalannda gecirilen saatlerin anılarını canlandıracak bir
tekerleme. Bu yıllar, her turden sinema salonunun onunde
uzayıp giden kuyruklar, aile matineleri, karaborsa biletler,
hep birlikte atılan heyecan cığlıktan ya da alkışlarla zen*
ginleşen bir sinema evreni yaratmışh Turkiye'de.
Batilı ulkelerde, yirminci yuzyılın ilk yansını kaplayan
surec Turkiye'de 1950'lerden başlayarak 1970'lerin ilk yıl-
lanna dek surdu. Seyirci, salon, Jilm yapım sayılan hızla
arttı, sinema gunluk: yaşamın aynlmaz bir parcası haline
geldi. Turkiye yıllık jilm yapım sayısı acısından kendinden
umulmayacak bir bicimde ilk sıralara yukseldi, ABD, Ja*
ponya, Hindistan ve Filipinler'le adeta rekabete girdi Aynı
donem icinde salonlarda gosterilen yabancı jilmlerin sayısı
da benzer bicimde arttı. Ancak, sinema Turkiye'de her
zaman "ucuz" oldu. Bilet fiyattan ve yapım maliyetleri acı*
sından ortaya cıkan bu ucuzluk, ithal edilen ya da yapılan
filmlerin niteliğini belirlerken; halkın ucuz eğlencesi olarak
tanımlanması da sinemanın kulturel ve sanatsal sta*
tusunun ıızun zaman en alt duzeyde kalışına neden oldu.
Yerli filmciliğin kendi itibannı kanıtlama konusundaki ba*
şarısızlığıyla yeni rakiplerin ortaya cıkışı birleşince Turk si*
nemasının bugun icinde bulunduğu durum kacınılmaz hale
geldi.
Bir donem geniş kitlelerle sıkı ve derin bir bağ kuran
Turk sineması, beş bini aşan sayıda film uretmiş bu*
lunuyor...
[B]Boyut: 5 Mb
Bicim: Pdf, Tıpkı cekim
Link: