Komiser Brunetti bir gun tam da Venedik?te suc oranının azaldığını duşunurken, ansızın annesinin kaldığı bakımevinden tanıdığı bir rahibeyi karşısında bulur. Artık ?eski? bir rahibe olan bu kadının beklenmeyen ziyareti sırasında anlattıkları Brunetti?yi ciddi bir sınava sokacak olaylar zincirini tetikleyecektir.
Bu genc kadına rahibeliği bıraktıran şupheler yersiz midir? Yoksa kilisedeki kemikleşmiş, uğursuz bir curume ve yozlaşmaya mı işaret etmektedir? Gunah cıkarma odalarında yaşananlar, gizli tarikatlar, okullardaki din eğitiminin vardığı son nokta, Brunetti ile eşini zaten onyargıyla yaklaştıkları din konusunu daha da sorgulamaya itecektir. Donna Leon?un bu romanında olen sadece birkac yaşlı bakımevi sakini değil, aynı zamanda bir suredir olum kalım savaşı vermekte olan inanctır. Bireyler arasındaki guven ve inanc sorunu, gucu ve faaliyet sınırları bilinemeyen gizli orgutlerin varlığıyla toplumun her kesimine ve yaşamın her alanına yayılmıştır. Hemen her semtinde kiliselerin olduğu Venedik?te adaleti sağlamaya cabalayan Brunetti gibi insanların karşısına bir de ?kutsal? engeller dikilir. İnancın Olumu?nde sadece dini kurumların ve bu kurumların yoneticisi konumunda bulunan fanilerin yozlaşma surecine değil, aynı zamanda bireylerin bu tekinsiz ortamda karşılaştıkları ?kara ayrıntılar?a da tanıklık ediyoruz.