Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap
Sarı Odanın Esrarı kitabını baştan sona yeniden okuyarak hataları giderek yeniden duzenledim. Fransızca ozgun baskıdan bolum başlıklarını alarak ekledim. Ayrıca baskısında Fransızca ozgun baskıda olan iki krokiyi de ekledim.Kitap gorunumlu ozel 9mb olan pdf duzenleme ve 1mb olan normal duzenlemenin yanı sıra Epub ve Mobi duzenlemeleri de ekledim. İyi okumalar dilerim.
Gelmiş gecmiş en iyi polisiye roman kitabıdır benim icin sarı odanın esrarı. İlginc olanı nedir biliyormusunuz yazarı buyuk usta Gaston Leroux (Operadaki Hayalet)'in yazarıdır asıl mesleği gazetelicik olan bu adamın bir gaztecinin anıları (tum ciltleri bende var) dan oluşun hikayesinin icinden 4 kitaptan oluşur en muhteşemidir. Bu eser yuz yılın en iyi polisiye romanı secilmiştir.
Rahmetli babam ile sohbetlerimiz esnasında oğrendiğim bu eseri tam uc sene sahaflarda arayıp eski bir basımı ile karşılaşıp bir solukta okumuştum. Bu kitabın en buyuk ozelliği ise her sayfayı cevirdiğinizde dedektif ne biliyorsa sizde onu biliyorsunuz (şu an kapıyı acacağım acaba iceride kim var) gazeteci gozu ile yazılmış muhteşem eser.
Konusu bir bilim adamı uşağı ile bir deney uzerine calışmaktadır bir şatoda. Kızı kapalı kapılar ardında bir cığlık atar odaya girerler kız baygın ve yuzunde yaralıdır. Duvarlarla kaplı ve penceresi surgulu olan odada kızdan başka kimse yoktur neden kız cığlık atmıştır?
Okuyun ben 3 kere okudum genc fransız gazetecinin cozduğu hikayeyi. Hatta bir sayfasında ben ne biliyorsam sizde onu biliyorsunuz der sizi olaylara surukler.
Aşk ızdırap, korku ve felaket şimdiye kadar bence bu eser gibi hicbir yerde tasvir edilmemiştir.Sade yazıldığına katılmıyorum cunku hakikaten zeka doludur.Bir polisiye sever olarak bir kapı acıyorsunuz ve bir kadın yerde yatıyor ve cığlık atmış her yer kapalı iceride sadece o kadın var ve yuzu yaralı hic bir polisiye roman bu kadar acık net olayı size sunup sizi şok etmemiştir. Holmes de katil bellidir ipucları aranır. Hercule' Poirot'da son saniyeye kadar katil bilinmez ama hikaye icinde ip ucları serpiştirilir. Okuyucudan hicbir şey saklanmamıştır. Dediğim gibi yazar bu sayfada ben ne biliyorsam sizde onu biliyorsunuz ile bunu kanıtlamıştır ki hicbir polisiye roman bu kadar akıcı bir dille anlatılmamıştır bence.Zekaya gelince yazar katili size altın tepside sunar sevgili gazetecimiz onu yakalamak icin herkesi bir odaya toplar ve her yeri tutturur ki katil kacamasın diye ama katil odaya girer ve herkes uzerine atılır, ama kimse yakalayamaz.Burada yazar resmen okuyucuyu mat etmekle kalmayıp hakikaten yuz yılın polisiye romanı olmaya da hak kazanır.Tum ipucları verilipte beni atmosferin icine atarak bu kadar surukleyen (ki beni benden alan Roger Akroyd cinayeti dahil olmak uzere) hicbir polisiye roman bu kadar etkilememiştir. Zaten bu romana en iyi polisiye roman olması yazarın ilk denemesi olması ve imkansız gorunen bir cinayet uzerine kurgulanması ve Kitabın en onemli ozelliklerinden birisi tarihte ilk kez kapalı oda olgusunu gizem turunde kullanmasıdır..
Murat Tufekciler
Mega.co.nz linkleri:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Pdf ozel duzenleme 9Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Pdf normal duzenleme 1Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Epub formatında duzenleme 0,7Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Mobi formatında duzenleme 0,8Mb:
Mediafire linkleri:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Pdf ozel duzenleme 9Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Pdf normal duzenleme 1Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Epub formatında duzenleme 0,7Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Mobi formatında duzenleme 0,8Mb:
GASTON LEROUXSarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Pdf ozel duzenleme 9Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Pdf normal duzenleme 1Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Epub formatında duzenleme 0,7Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Mobi formatında duzenleme 0,8Mb:
Mediafire linkleri:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Pdf ozel duzenleme 9Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Pdf normal duzenleme 1Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Epub formatında duzenleme 0,7Mb:
Sarı Odanın Esrarı _ Gaston Leroux _ Yuz yılın polisiye romanı secilen kitap Mobi formatında duzenleme 0,8Mb:
Gaston Leroux 6 Mayıs 1868´de sokakta doğdu diyebiliriz. Annesi Marie Alphonsine, bir seyahat sırasında Paris´ten gecerken doğum sancılarına yakalanmış ve ilk bulduğu eve sığınarak bebeğini doğurmuştu. Gaston yıllar sonra Paris´e geldiğinde doğduğu evi arayıp bulacak ve evde bir cenaze işleri firmasının calıştığını gorunce gulerek; "Ben burada bir beşikte yatmıştım ama şimdi bir tabut buldum" diyecekti. Gaston Normandiya kıyılarında buyudu, balıkcılıkla icice buyudu, iyi bir balıkcı ve yuzucuydu. Daha sonra bir dil okuluna gonderildi ve orada edebiyatla tanışarak. boş zamanlarında yazı yazmaya başladı, iyi bir oğrenciydi, oğretmenleri onun başarılı bir avukat olacağını duşunuyorlardı. Gercekten de mezuniyetten sonra Paris´e gelerek hukuk oğrenimine başladı, bu arada kucuk oykuler ve şiirler yazıyordu. Yazdığı soneler zaman icersinde tiyatrocular tarafından okunmaya başlanmıştı. 1889´da yaşamı değişti, henuz hukuk eğitimini yeni bitirmişti ki, babası oldu ve ona bir milyon franklık bir miras bıraktı. Genc Leroux kendisini bir anda, gece hayatında buldu, barlarda iciyor, kumar oynuyor ve yanlış yatırımlar yapıyordu. Bu donemin sonunda yaşamının pahalıya malolduğunu farkedince yine yazmaya yoneldi. Durmadan yazıyordu, onceleri komedi yazdı ama yapısı gereği ciddi bir insandı ve cocukluğundan beri meraklı olduğu gizeme yonelmeye başladı. Olumle, yaşamın sınırlarıyla, ruhun yeniden doğmasıyla ve alternativ yaşam felsefesiyle ilgilenmeye ve kendisini geliştirmeye başladı.
Hukukla, liberalizmin catışma noktasında
Yaşamın gercekleriyle yuzyuze geldikce, cozumsuzluğu daha iyi anlıyor ve insan doğasının deneyimlerle değerlendirilmesi gerektiğini duşunmeye başlıyordu. Hukuk bunun icin onemli bir kaynaktı ama Leroux insanların profesyonel yargı mantığını sevmiyor ve tatmin olmuyordu. Barlarda ve Paris kafelerinde uc yıl boyunca, tartıştı, konuştu, dinledi ve her kesimden insanı tanıdı ve duşuncelerini zenginleştirdi. Bu arada L´Echo de Paris gazetesine yazmaya başladı, fikirlerini bu gazetede anlatmaya fırsat buluyordu. Birden kendisini yeni bir konunun icinde bulmuştu cok ilgisini ceken bu konu tiyatroydu ve drama kritikleri yazmaya başladı. Yazılarında kullandığı mahkeme salonlarının gecerli mantığı ilgi cekmişti, adaletin ortaya cıkarttığı insan kişiliklerini, teatral kişiliklerle butunleştiriyor ve mahkeme salonlarıyla, tiyatro sahnelerinde oynanan rollerin ortak yonlerini sergiliyordu. Bir bombalama olayının suclusu olan anarşist Auguste Vaillant davası Leroux icin onemli bir koşebaşı oldu. Leroux´un "Le Matin" gazetesinde yayınlanan dava ile ilgili yorumları buyuk ilgi cekti, davaya yeni boyutlar getiriyor ve soruşturmayı adeta yonlendiriyordu. Vaillant ile hapishanedeki hucresinde yaptığı goruşmeler sonucunda, Leroux sucluyu değil, sucu sorguluyor ve kendisinin bir hapishane antropolojisti olduğunu soyluyordu. Bu arada kendisini buyuk bir tehlikenin icine atmıştı, tehdit ediliyordu ama aldırmadan liberal duşuncelerini yazmayı surdurdu. Halk ikiye ayrılmıştı, bazılarına gore bu cok iyi bir oykuydu ve izlenmesi hoştu. Leroux, sanık ile yaptığı goruşmelerin icersinden kepceyle cıkarırcasına vurucu yonler buluyor ve herkesi şaşırtıyordu. Kim sucluydu? Vaillant mı yoksa onun bu hale gelmesi icin elinden geleni yapan toplumsal duzen mi? Sonunda, Vaillant´ın giyotine yollandı ama Leroux artık omru boyunca idam karşı mucadelesini surdurecek ve liberalizmin bayrağını taşıyacaktı.
Leroux, gazetecilikten vazgeciyor
Sonraki yıllarda Leroux "Le Matin"in devrim muhabiri ve politika yazarı olarak Asya, Afrika, Avrupa ve Rusya´yı dolaştı. Cağının tum politik olaylarının icindeydi; Son Rus Carı ile goruştu, Dreyfuss davasını yakından izledi, maceracı ruhunu yazılarına yansıtması ilgiyle izleniyordu, renkli, dramatik ve tavizsiz uslubu, buyuk olayların tanığı olmasıyla birleşince aranılan ve istenen bir yazar olmuştu. Vezuv´un puskurmesi sırasında kraterin icindeydi, Doğu Anadolu´daki Turk-Ermeni savaşının ve Rus-Japon savaşının merkezinde olayları yaşadı. Fas isyanı sırasında, bir Arap maşlahı giyerek dolaşan tek Avrupalı oydu, Karadeniz´e gitti Odessa ve St. Peterburg isyanlarını icinden izledi, Rus Devrimi´nin ayak seslerini yazdı. Car ile Kayzer Wilhelm II arasındaki Baltık Denizi´ndeki gizli toplantıyı dunyaya duyuran oydu. Daha sonra Rus mahkemelerine aşcı giysisiyle girerek, olanları dunyaya duyuran yine Leroux´du. Ve olmadık bir olay, bir anda her şeyi değiştirdi. Uzun bir yolculuğun donuşunde dinlenirken, editorunden gelen bir telefonla uyandırıldı, ofkeyle telefonu actığında, o gece hemen Toulon limanına giden trene binmesi isteniyordu cunku bir Fransız savaş gemisi havaya ucurulmuştu. Leroux o anda kararını verdi; telefonu editorunun yuzune kapattı, bundan boyle sadece bir roman yazarı olarak yaşayacaktı. Yıl 1907´idi.
"Sarı Odanın Esrarı"
Leroux´nun ilk kitapları 1903´de kitapcılarda goruldu; "Sabah Hazinelerini Ararken" adlı dizi kitap daha once "Le Matin" de yayınlanmıştı. Oyku 18, Yuzyıl´da yaşamış Louis Cartouche adlı bir hırsızın yaşamını anlatıyordu, uslup yine aynıydı, Leroux hırsızı gizli gizli yuceltiyor ve soyulan aristokratları yıpratarak, aşağılıyordu. Ve 1907´de Leroux, "Sarı Odanın Esrarı" adlı baş yapıtını yayınladı, her ne kadar "Operadaki Hayalet" en populer eseri olarak tanımlanmaktaysa da, kritiklere gore en başarılı romanı buydu. Roman bir cinayetin uzerine kuruludur; tamamiyle kapalı ve kilitli bir odada işlenen bir cinayeti anlatır. Odanın kapısı muhurludur ve iceri girilebilecek bir başka yol yoktur. Bu imkansız cinayet, Leroux´un Sherlock Holmes tiplemesinin Fransız versiyonu olan Joseph Rouletabille tarafından cozulur. Roman dedektif romanlarının oncusu olan iki buyuk yazar yani Edgar Allan Poe ve Sir Arthur Conan Doyle tarafından takdirle karşılanır. Poe´nun unlu "Morg Sokağı Cinayeti" ile karşılaştırılmasına rağmen, farklılığı ortadadır, cinayet tamamiyle mantık oyunlarına dayanmaktadır. Dedektif Rouletabille, Leroux´nun sonraki yedi romanında daha gorulecektir.
"Operadaki Hayalet"in doğumu
Ayrıca romanda, populer Fransız edebiyatcılarının yani Stendhal, Dumas ve Victor Hugo´nun etkileri de gorulmektedir. 1908´de Leroux Paris´den Nice´e hareket eder, oranın ikliminden hoşlanmaktadır ve yazmaya devam eder. Bu arada, I. Dunya Savaşı oncesinde okuma alışkanlığı doruktadır. Ama Leroux sadece dedektif romanları yazarı değildi, aynı zamanda da macera, korku ve fantastik hikayeler ve romanlar yazıyordu. 1908-1911 yılları arasında beş roman yayınladı; bunlardan birisi cok uzun bir roman olan "Sabbath Kralicesi"siydi. 1902´de de bir oyun yazdı, uzun zaman sahnelenmeyen bu oyun bir anlamda "Sarı Odanın Esrarı"nın adaptasyonuydu. Aynı donemde sessiz sinema yayılmaya başladı ve Leroux sinema ile ilgilenmeye başlayarak senaryo yazmaya başladı. Komşusu Navarre, unlu "Fantoma" dizisinin oyuncularındandı, beraber calışmalar yaparak bircok senaryo yazdılar. Leroux´nun kızı Madeleine´de filmlerde oynuyordu. Ama Leroux 1918´de sinemadan uzaklaştı ve İspanya İc Savaşı´ndaki casusluk olayları ile ilgili bir roman yazdı; bu arada da henuz yaşanmamış olan II. Dunya Savaşı´nı ongoruyordu. Kitap cok sattı ve unu iyice yayıldı, kitapları anında İngilizce´ye cevrilerek basılıyordu. Onu olumsuzleştiren "Operadaki Hayalet"i ise sinema merakının oncesinde, 1911"de yayınlanmış ve oteki kitapları kadar ilgi gormemişti. Ama değeri sonra anlaşılacak ve olay olacaktı.
Roman mı yoksa belgesel mi?
"Operadaki Hayalet"i, Leroux Paris Operası´nı gezdikten sonra yazdığını soyler, binanın her yerini gezmiş, bodrumlarına kadar inmiştir. Gercekten de Paris Operası´nın altında zifiri bir karanlığın icinde labirent hucreler, gizemli bir yeraltı golu, demir ızgaralar bulunmaktadır. Aslında bina Prusya savaşlarından kalma bir hapishanenin uzerine kurulmuştur, yer seviyesinin altına kapatılan mahkumlar gun ışığını asla goremiyorlardı. Leroux´u etkileyen diğer bir olay ise 1896´da seyircilerin uzerine duşen dev avizeydi. Sonucc korkuncu, bir olu ve sayısız yaralı. Leroux, binayı incelerken mimar tarafından neden yapıldığı bilinmeyen petek benzeri gecitler keşfetti, amacı anlayamamıştı ve sanki karanlık gecitlerde gorunmeyen bir canlı yaşıyordu. İşte "Operadaki Hayalet" yani Hayalet Eric burada doğdu ama Leroux hayeletin gercek olduğunu yani daha once burayı inşa eden yarı deli, muzisyenlerden nefret eden bir mimar olduğunu iddia ediyordu. Aslında, "Operadaki Hayalet"in iyi dikkat edilirse, cok iyi bir araştırma ve geliştirme surecinin sonucunda yazıldığı anlaşılır. Leroux bir gazeteci mantığıyla belgesel malzemeyi derlemiş, ustaca ormuş ve fondaki detayların uzerine yayarak bir roman ortaya cıkarır, hemen tum karakterler gercektir ve bu tur roman yazma stilinin yani gercek kişileri kurgulaştırmanın bulucusu Leroux´dur. Okuyucu romanı okurken, gercekle hayal arasında gidip gelir, zaman zaman da karıştırır.
"Opera hayaleti gercekten vardı. Uzun bir zaman icin onun oyuncuların yarattığı, batıl inancların uzantısı olan bir hayal yaratığı olduğuna inanıldı ama hayır Eric etiyle, kanıyla gercekti ve gercek bir hayaletin tum ozelliklerini taşıyordu. Ben onu tanıdım ve ancak yaşayan bir hayalet olduğunu soyleyebilirim..." Gaston Leroux
bilinmeyen.com'dan
Cizgiromanı
ZAMANGEZGİNİ
BAYHUN ONTURK