• 19-07-2022, 03:23:37
    #1
    Giordano Bruno _ Kullerin Şoleni Tıpkıcekim PDF


    Kullerin Şoleni
    Giordano Bruno
    CEM YAYINEVİ
    Kullerin Şoleni, Giordano Bruno'nun uc diyalogundan birincisidir. Kopernik'in peşinden, Guneş sistemini duşunsel alanda savunan ilk kişi Bruno oldu. Aristoteles-Ptolemaios sistemine karşı cıkarken, kilisenin de dogmalarını yalanlamış oluyordu. Once bir din adamı olan Bruno, sonra sapkın duruma duştu. Yaşamı surgunlerde gecti. Gezgin bir yazar oldu. Sonunda Engizisyonun eline duştu, sekiz yıl tutuklu kaldıktan ve yargılandıktan sonra, 1600'de Roma'da yakıldı.

    Ronesans aydınlanmasının onemli bir bolumunu, Kopernik ve Galilei ile birlikte bu bilim şehidine borcluyuz. Bu kitabı okurken, dinsel dogmalara bağlı eski ve yanlış inancların nasıl yıkıldığını kendi kaynağından tanımış olacağız. Aynı zamanda guzel, tutkulu bir deneme kitabını da tanımış olacağız.

    Giordano Bruno'nun Hayatı ve Eserleri

    Giordano Bruno (1548 - 17 Şubat, 1600). İtalyan filozof. Ronesans felsefesini bicimlendiren filozofların en onemlilerinden biridir ve şair yonuyle de edebiyata en yakın duranıdır. Ona 'Doğacı coşkunluğun duşunuru'de denilebilir.

    Soylu bir ailenin cocuğu olarak 1548 yılında İtalya'nın Nola kasabasında dunyaya geldi. Onaltı yaşındayken Dominiken adını taşıyan bir tarikatta yer aldı. Kopernilus sistemiyle tanışınca, Bruno tarikat mensubu bir kişi olmaktan sıyrıldı ve buna bağlı olarak Hıristiyan inancıyla arasındaki butun bağları koparttı. Kiliseye karşı bir sistem icinde yer aldığından din sapkınlığı ile suclandı. Engizisyondan baskısından kurtulmak icin Roma'ya ardından Kuzey İtalya'ya kactı.

    Dinsizlikle suclandığı icin hicbir yerde kalıcı olarak yaşayamadı, surekli gezdi. Cenevre'ye gecti, ardından Guney Fransa, Paris ve Londra'da devam etti yaşamına. 1582 yılında Sorbonne Universitesi'nde bir kursu elde etti. Londra'da yapıtlarının bir bolumunu bastırdı. Londra'dan kısa bir sureliğine yine Paris'e gecen Bruno, bu defa da Almanya'ya gitti ve eserlerini yayımlatma cabalarını surdurdu. Daha sonra Zurich'e gecen Bruno, bir İtalyan aristokrat tarafından Venedik'e davet edilince bu daveti kabul etti. Burada Galileo Galilei ile tanıştı. Ama Mocenigo adlı bu aristokrat'la catışınca, onun tarafından Engizisyon'a teslim edildi. Ona, duşuncelerinden vazgecmesi ve sonsuz evren goruşunun din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceği soylendi. Ama o, gorduğu butun işkencelere karşın, goruşlerinden taviz vermedi ve olume mahkum edildi.

    Olum kararını Bruno'ya bildiren yargıc, ondan şu cevabı almıştır: "Olumumu bildirirken siz benden daha cok korkuyorsunuz". Kilisenin bu kararı, 1600 yılının Şubat ayında, Roma'da Campo dei Fiori meydanında Bruno'nun diri diri yakılması ile yerine getirildi.

    Bruno evrenin sonsuzluğu yanında evrenin birliği ilkesini de benimser. Buna gore Ortacağ felsefesi'nde temel alınan gok ile yer ayrılığını rededer. Bruno; Tanrı'nın ve evrenin birbirinden farklı iki toz olmadığı, ama aynı gercekliğin iki sonsuz gorunumu olduğunu kabul eder. Ona gore her şey Tanrısal kuvvetin gorunuşudur:

    "Ne gorduğum hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu aşıkca ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı coğunluğun ofkesinde hedef olarak yaşadım."

    Duşuncelerinin acıklanmasının kendisi icin cok tehlikeli olduğunu bildiği halde, yukarıdaki cumlesinden de anlaşılacağı gibi, yazı ve konuşmalarında duşuncelerini hep boyle acıkca ifade etmiştir.

    Eserleri

    * Il Candelaio (Şamdancı) (1582)
    * Della Cause principio et uno (Neden, ilke ve birlik uzerine) (1584)
    * De l'infinito universo et mundi (Sonsuz evren ve dunyalar uzerine) (1585)
    * De gl'heroici furori (Yiğitce ofkeler uzerine) (1585)


    https://forumla.net/
    Giordano Bruno, bir rahip olmakla birlikte iyi bir matematik, astronomi ve felsefe eğitimi almış ve bu alanlarda orijinal duşunceler uretmiştir. Omru Avrupa?yı bir kacak gibi dolaşarak gectiği halde bircok metin uretmiştir. Kozmolojik yazılarına ek olarak anımsama sanatı uzerine de geniş kapsamlı calışmalar yapmıştı r. Copernicus?un guneş-merkezci astronomi goruşunu ictenlikle benimsemiştir. Buna gore Dunya Guneşin cevresinde ve ayrıca kendi ekseni etrafında donmektedir. Guneş dÂhil, oteki gok cisimlerinin dunyanın cevresinde donuyor gibi gorunmeleri dunyanın kendi ekseni etrafında donuşunden kaynaklanan bir duyu yanılsaması dır. Dunya guneş cevresindeki donuşunu bir yılda, kendi ekseni etrafındaki donuşunu ise yirmi dort saatte, yani bir gunde tamamlamaktadır. Guneş gokyuzunde birbirinden bağımsız olarak devinen sınırsız sayıdaki yıldızlardan sadece birisidir. Oteki yıldızların cevresinde de daha başka gezegenler donmektedir. Guneş kendi gezegenleriyle birlikte evrende bir sistem oluşturur- Guneş Sistemi. Oteki yıldızların da kendi sistemleri vardır. Geleneksel sistemde ay altı ve ay ustu dunyaları n ana kurucu maddeleri de birbirlerinden yapıca farklı idiler. Bruno bu noktayı da yadsıyarak, evrenin ay altı ve ay ustu gibi ayrımlaştırmadan her noktasında homojen bir yapıya sahip olduğunu one surer. Bu soylemle bağlantılı olarak evrenin hiyerarşik bir yapı taşıdığı fikri de duşmuş olur. Dunyamız da tıpkı guneş gibi bir gokcismidir. Evrenin her noktasında aynı fiziksel yasalar gecerlidir. Buraya dek Copernicuscu evren anlayışının bir tur tekrarı olmuş oldu.

    Bruno Copernicuscu evren acıklamasından evrenin sureklilik gosteren bir varlı k olduğu sonucunu cıkarmıştır. Evren her noktasından dışa doğru yayılan bir surekliliktir (continuum). Evren aynı zamanda sonsuzdur; sonsuz olan Tanrının sonsuzluğunu sınırsız buyukluğu icinde yansıtır. Boylece o da sonsuz olur. Tanrı doğalaştıran doğadır (natura naturans), evren ise doğalaştırılmış doğadır (natura naturata). Şu halde Tanrı evrenin oncesiz sonrasız varlık nedeni ya da ilkesidir. Evren ise doğallaştırılanların -meydana getirilenlerin toplamından başka bir şey değildir. Tanrının etkin neden oluşuna karşılık evren edilgin varlıktır. Dinsel acıdan tumtanrıcılığı (panteizm) kabul eder gibi gorunmemekle birlikte, evren ve Tanrı bir madalyonun iki yuzu gibidir. Tanrı bir bakıma evrendir. Cunku var olanları n ickin ve surekli nedeni, onları oluşturan, duzene koyan, yoneten, hem ozdeksel hem formel nedendir; hicbir varoluşsal ilişkiye girmeden cinslerin, turlerin ve bireylerin sayısız cokluğunu oluşturur. Bruno bu evren-Tanrıyı bazen ?madde? terimiyle de karşılamaktadır. Bu anlayışta madde Aristoteles?in prote hyle (ilk madde) dediği şeydir; bu madde aslında soyut bir fikirden başka bir şey değildir; yer kaplamaz, varlığını kendisinden başka bir ilkeden (formdan) almaz; tersine butun formların temelidir. Her şey tohum olarak onda saklıdır ve onları zamanı geldikce varlığa getirir, mutlaktır ve sonsuzdur. Gorulduğu gibi burada sozu edilen maddenin bildiğimiz somut maddi cisimlerin hem maddi hem de formel nedeni olduğu acıktır; bu şekliyle de tanrılık bir ilke olduğu ortadadır. Bruno bu goruşleriyle 17. yuzyılın buyuk panteist duşunuru Spinoza?yı oncelemiş gorunuyor. Panteist goruşleri ve Copernicuscu gokbilim kuramını savunması nedeniyle sapkınlıkla suclanmış, yakılarak idam edilmiştir.

    Bruno?ya gore evren Tanrı?nın sonsuzluğunu sınırsız buyukluğu icinde yansıtır. Tanrı doğallaştıran doğa, evren ise doğalaştırılmış doğadır.

    Giordano Bruno'nun Karakter Ozellikleri ve Diyalogları

    Giordano Bruno 1548'de doğmuştur. Hayatının ilk yılları hakkında net bir bilgi yoktur. Yaşadığı donemi bir celişkiler donemi olarak niteleyebiliriz. Martin Luther'in ardından reform ve onu izleyen anti reform dalgalarının yaşandığı bir donem. Bu donemde Ronesans'la birlikte Antik Yunan filozofları tekrar hatırlanmış ve bu durum reform hareketlerini hızlandırmıştır. Bu hareketleri bir tehdit olarak goren kilise tarafından engelleme amacıyla karşı reform hareketleri tertiplenmiş ve bu karşı reform hareketleri "Otuzlar Toplantısı" diye anılan toplantılarla organize hale getirilmiştir. Ortacağın her turlu insanlık dışı uygulamasını bu hareket kararlaştırmış ve alınan kararlar "Kutsal Orgut" adı verilen yapı tarafından uygulanmıştır. Bu donemde cehalet ve dini yanlış yorumlama oyle bir noktadadır ki, İncil'de "kan dokmeyiniz" yazdığı icin insanlar diri diri yakılarak oldurulmektedir.

    Giordano Bruno'nun hayatının ilk yıllarına dair, yukarıda da değindiğimiz gibi net bir bilgi yok. 17 yaşındayken Napoli'de bir Dominiken manastırına girdiğini biliyoruz. Burada 11 yıl calışmış ve Thales, Pythagoras gibi Sokrat oncesi filozofları incelemiş, Ronesans filozoflarını tanımıştır. Manastırda okuduğu eserler o donemde okunması yasak olan eserlerdir. Hatta Eramus'un kitaplarını okuduğu gerekcesiyle hakkında soruşturma acılmış, bir sure sonra manastırdan kacmıştır.

    Filozofumuzun ateşli ve sozunu esirgemeyen bir kişiliği vardır. Bu nedenle hem Napoli'deki manastırın ardından kabul edildiği Cenevre'deki universiteden hem de sonra Fransa'da devam ettiği ve oğrencilerin kendi hocalarını sectiği universiteden uzaklaştırılmıştır.

    Bruno'nun savunduğu Hermetik duşunce'ye gore, doğadaki her şey Tanrı'nın bir yansımasıdır. Duşunceler bile boyledir. Zaten dunyanın da bir duşunce ve goruntuden ibaret olduğunu savunan bu oğretiye gore bizim fiziksel olan dediğimiz şeyle zihinsel olan duşunce, birbirinden farklı değildir.

    Kendisi hemen hemen tum Avrupa'da calışmıştır. İngiltere'de "evren bilim" konusu ile ilgilenmiştir. Savunduğu evren goruşu, bugunku duşunceye yakındır. Bruno'ya gore evren sonsuzdur ve genişlemektedir.

    Boyle bir bilgine kilisenin karşı cıkması ve hatta onu olume mahkum etmesi bize anlaşılmaz gelebilir. Ama kilisenin bu tavrının temelinde yine Bruno'nun evren goruşu yatar. Ortacağ kilisesi'ne gore kilise, Tanrı'nın tek temsilcisidir. O nedenle başka dunyalar yoktur ve filozofumuzun savunduğunun aksine dunya, guneş dahil butun sistemin ve evrenin merkezidir. Bunun aksini soyleyen Bruno, kilisenin değerini duşurmektedir.

    Sonucta Giordano Bruno, evren hakkındaki duşunceleri ve hafıza konusundaki calışmaları nedeniyle 1591'de Venedikte, kendisini sarayına davet eden bir asilin ihbar etmesi sonucu tutuklanmıştır. (Evren konusundaki duşuncelerine yukarıda değindik. Hafıza uzerine yaptığı calışmalarla ilgili makalemize ise buradan ulaşabilirsiniz.) Tutuklandıktan sonra dokuz yıl boyunca "Piompi" (Tukcesi: Kurşun) zindanlarında tutulmuş, deniz seviyesinin altında bulunan ve dalgaların kurşun plaklara vurarak surekli insanı cıldırtacak sesler cıkardığı bu yerde işkence gormuştur. Tum bunların ardından dili koparıldıktan sonra yakılarak oldurulme cezası yuzune okunduğunda, engizisyon yargıclarına şu unlu sozunu soylemiştir: "Siz bu kararı okurken benim korktuğumdan daha fazla korkuyorsunuz."

    "Ne gorduğum hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu acıkca ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı coğunluğun ofkesinde hedef olarak yaşadım."

    Bu sozlerin sahibi, tarihte ?duşunce ozgurluğunun ilk havarisi? olarak kabul edilen, İtalyan filozof, rahip, şair Giordano Bruno?dur.

    Cehalet, batıl inanclar ve dogmatizmin dort bir yanda dinsellik adı altında yaşadığı ortacağda, evrenin sonsuzluğuna inanır Giordano Bruno. Ailesi peder olmasını istediği icin onu bir manastıra gonderir ve kilise en buyuk yargılayıcısına kendi elleri ile kapılarını acar. Kapılar acılır ama o kapıları bir bir yıkmak ister Bruno. Sorguladığı şeyin tam gobeğine duşmuştur. Bu yuzden herkesten daha farklıdır sorgulamaları, bunalımları ve cıkarımları; ?Tanrı, iradesini hakim kılmak icin yeryuzundeki iyi insanları kullanır; yeryuzundeki kotu insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak icin Tanrı'yı.?

    Babasıyla bir gezi sırasında uzaktan cıplak ve gri gorunen Vezuv dağını gorur. Babası ona, orada aynen oldukları yerdeki gibi zengin bir bitki ortusu olduğunu anlatır. Giordano şeylerin uzaktan başka gorunduğunu anlar ve duyulara guvenmemek gerektiğinin bilincine varır. Her şeyin şupheli olduğunun farkına vardığı anda, icindeki duşunur doğar.

    Rahip olmasına karşın en sert kelimelerle kiliseyi ve hatta dini eleştirmekten korkmayan Bruno, hicbir yerde kalıcı olarak yaşayamaz, surekli gezmek (gercek anlamıyla kacmak) zorunda kalır. Cenevre, Guney Fransa, Almanya, Zurih, Paris ve Londra'da devam eder yaşamına. Bu kacışlar sırasında maddi sıkıntı da ceken Bruno, yoksulluğun hayatın en yalın hali olduğunu soyler. Hayatın en makyajsız en gercek halidir yoksulluk ona gore.

    1582 yılında Sorbonne Universitesi'nde bir kursu elde eder. Bir İtalyan aristokrat tarafından davet edildiği Venedik'te Galileo Galilei ile tanışır. Mocenigo adlı bir aristokratla catışınca, onun tarafından Engizisyon'a teslim edilir. Ona, duşuncelerinden vazgecmesi ve sonsuz evren goruşunun din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceği soylenir. Ama o duşuncelerini inanarak savunmaya devam eder. Engizisyon mahkemesi, baskılar sonunda duşuncelerinden doneceğini umarak yargılama suresini uzun tutar ve yaklaşık 7 sene (2555 gun ve 2555 gece) gorduğu butun işkencelere karşın, goruşlerinden taviz vermez ve olume mahkum edilir. Aslında kilise de hata yaptığının farkındadır ama itibarını zedelemek istemediği icin olum kararını alır. Duşuncelerinin arkasında durduğu gibi olum kararının karşısında da dimdiktir Bruno; ?Siz bu hukmu okurken korkuyorsunuz fakat ben dinlerken korkmuyorum" der.

    17 Şubat 1600?de, Roma'nın unlu meydanı Campo De Fiori'de, dili koparılarak, canlı canlı yakılmıştır. 19?uncu yuzyılın sonlarında ise meydanın aynı yerine bir heykeli dikilmiştir Giordano Bruno?nun.
    Hazırlayan: Sosyolog Omer Yıldırım



    Giordano Bruno _ Kullerin Şoleni Tıpkıcekim RCS PDF:
    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.




    Giordano Bruno _ Kullerin Şoleni Tıpkıcekim CS PDF:
    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.