• 19-07-2022, 02:34:36
    #1


    Aleviliği-Bektaşiliği yaratan insanların Muslumanlıkla kitlesel duzeyde "tanıştıkları" donemlerde Sunni Ortodoks ilkeler, toplumsal duzeyde "uygarlığı celmelemeye" calışan, aklın kılavuzluğunu hice sayan, duşunceyi ve bilimi "ters donuşum"le "dogmalar"ın hızmetine sokan, "halk calışsın yonetenler yesin" duzeninin surdurulmesinden yana olan bir "inanc ağırlığı"na, bir "resmi dinsel ideoloji"ye donmuştu.
    Alevilik-Bektaşilik, bu"inanc ağırlığı", bu "resmi dinsel ideoloji" altında ezilen, horlanan, yabancılaşan Anadolu insanının ozgurleşme; bağımsız duşunme, haksızlığa, somuruye başkaldırma eylemleri "eşliği"nde Ortacağ karanlığından sızan ve geleceği aydınlatan bir "ışık" olarak belirdi. Tanrı'yı, insan aracılığıyla konuşan, soyleyen, davranan bir eylemin icine "soktu"; insanı, şeriat varlığından, bir "yorum", bir "yetenek" varlığına yukseltti ve onu, yaşama, yaşamdan kaynağını alan bir geleneğe bağladı. Bu gelişme, toplumda ezilen, somurulen katmanlar, sınıflar temelinde "cıkarları" ve "umutları" bir olan, aynı geleceğe koşan "Alevi-Alevi/Sunni-Sunni kardeşliğini" yapaylaştıran; "ozgur birey"in, "ozgur yurttaş"ın one cıktığı gercek Alevi-Sunni kardeşliğinin maddi ve duşunsel temellerini de yarattı.



    Alevilik-Bektaşilik felsefesinde "maddeci duşunce temeli" inancın "tuğlaları"yla oruludur; deyim yerindeyse "nicel boğuntuda"dır. Eğer surekli inanc yanı vurgulanıp pekiştirilirse, her şey inancın denetiminde ele alınırsa, nesnel yan "silinir" duşunce atılım yapamaz, bu kultur insanı aydınlığa cıkamaz, korlenir; giderek "kahrolsun buyuk din", "yaşasın kucuk din" anlayışını one cıkarır.



    Bu durum egemen guclerin işine gelir: 700 kusur yıldır yaptığı gibi Alevileri-Bektaşileri "dinsiz" olmamalarına karşın "dinsizlik"le suclar ve yargılar; duşunce yanını "inanc" yanıyla perdeleyerek bu kulturu "boğmaya" kalkar.



    Ama Aleviler-Bektaşiler, duşuncelerinden dolayı "dinsiz" olarak değil, toplum duzenini "maddeci bir yaşama anlayışı" uzerine oturtmak isteyen, inanclarını ise bu isteklerini tavıra, eyleme, davranışa donuşturen bir "manevi guc" olarak goren "devrimciler, ilericiler, aydınlık insanlar" olarak algılanmak, şayet yargılanmak gerekiyorsa boyle yargılanmak istiyorlar.

    (Tanıtım Bulteninden)

    Yayınevi:
    Ant
    Basım Yılı:1994


    Aranabilir PDF

    Mediafire

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.