hande ataizi ayşe arman ayşe arman hande ataizi roportaj roportajı
hande ataizi, ayşe arman roportajı, neler soyledi, taciz iddiaları, cihan unal, 2011, ile ilgili bilgileri burada bulabilirsiniz









Sevgili melekler,
Hande Ataizi'nin Cihan Unal'a yaptığı taciz suclamalarının ardından Ayşe Arman'a bir roportaj veren Ataizi,''Bazı şeylerin ozru yok!'' dedi.
Roportaj şoyle;


Biri susmadı işte...
Ama bugun kimliğim farklı, roportajcıyım. Hande Ataizi’ne insanların kafasını kurcalayabilecek her şeyi sorduğumu duşunuyorum. Yorum sizin. Benzer soruları Cihan Unal’a da sormayı duşunuyorum, hakkaniyet bunu gerektirir ve her hikayenin iki tarafı vardır. Umarım o da sorularımı yanıtlar...

Oyun teklifi kimden geldi?
- Gencay Gurun’den.
Nasıl bir oyun olduğunu biliyor muydun?
- Tabii. Teksti okudum. O donem Sırp bir yonetmenin başka bir oyun teklifi de vardı ama ben bunu tercih ettim. Severek, isteyerek.
Tereddut filan yok yani...
- Yok. Ben bir profesyonelim. Teklif edilen karakterin değişik ruh hallerini sevdim ve farklı bir oyunculuk sergileyeceğimi duşundum. Kadın ve erkeğin, ilişkilerdeki tutumunu, toplumun ilişkilere ve evliliğe bakış acısını esprili bir şekilde anlatan bir oyun. Ozellikle ikinci perdede, birbirine aşık iki insanın, patlama noktasına gelmeden onceki aşk sahneleri var. Sevimli ve estetik bir bicimde oynanması gerekiyordu.
Peki, “Bu oyunda boyle sahneler var, aleyhime olur” diye duşunmedin mi?
- Hayır. Niye duşuneyim? Aldığım eğitime gore, bu tur şeylerin sorgulanması soz konusu bile değil. Bu tip endişeleri olanların, başka meslek secmelerini soylemişimdir hep.
Oyun nasıl gitti?
- Başta şahaneydi.
Oyun oynandığı surece, senin iş disiplininden şikayetci oldular mı? Gec geldiğin, gelmediğin, senin yuzunden iptal edilmiş matine, suare...
- Yok! Atmış kusur oyun oynadık, ben her zaman bir bucuk saat oncesinde kuliste olup hazırlığımı yaptım, oyunun başlamasını bekledim. Gunduz canlı yayından cıkıp, tiyatroya geliyordum. Cihan Unal ve tiyatro idarecileri o donem yapılan roportajlarda benim disiplinimi ve oyunculuğumu yere goğe sığdıramıyorlardı, arşivlere bakan gorur.
Sorunlar ne zaman başladı?
- Başından itibaren, oyunun bir sahnesiyle, o meşhur sahnesiyle problemim vardı. Bu oyun bir komedi, sevişme sahneleri de, keyifli bir şekilde aktarılmalıydı. Seyirciyi rahatsız etmeyecek şekilde. Oysa turun dışına cıkılıyordu, oyunun butunluğu bozuluyordu. Bu cekincemi, oyuncu arkadaşlarımla paylaştım. Hani o hepinizin fotoğraflarda gorduğu sahne var ya, iki sevgili kanepede yatıp, sohbet ediyorlar, adam bir anda sevişmek istiyor, belli ediyor, kadın da diyor ki, “Ya dur aşkım ya, daha yeni yemekten kalktık!” Adam sinirleniyor ve tartışıyorlar. Şimdi burada, zaten onemli olan, birinin sevişmek istemesi, diğerinin de o an istememesi, zaten yeterince komik. Her zaman, her evde rastlanacak bir durum. Abartmaya gerek yok yani. Boynundan opersin, ne bileyim bir şekilde belli edersin ama daha ileri gitmezsin. Manası yok.
Şikayetini Cihan Unal’a soyledin mi?
- Soylemez miyim? “O sahneyi gereğinden fazla abartmamıza gerek yok. Abartırsak, yaşlı adam, ormanda kıza tecavuz ediyor, kız da direniyor goruntusu cıkıyor ortaya” dedim.
Eeee?
- Eee’si karşılığında, “Ne o! Sevgilin mi kıskanıyor?” diye bir cevap geldi. Bence profesyonel olmayan bir cevap. İzahlara giriştim. Baktım olmuyor, Gencay Gurun’le paylaştım, “Şekerim, cok haklısın ben de oyle duşunuyorum. Bu sahnelerin senin dediğin şekilde olması gerekiyor” dedi.
Oyuna cıkmadan once alkol alıyor muydu Cihan Unal?
- Buna ben cevap veremem, ona sor.
Sen şimdi, “Cihan Unal rolunu abartı, taciz olarak nitelendirebileceğim şeyler yaşandı. Ben de devam etmek istemedim” diyorsun, oyle mi?
- Aynen oyle diyorum.
Peki oyun haricinde hoşuna gitmeyen şeyler oldu mu?
- Evet, oyle şeyler de, cizmeyi aşan durumlar da oldu. Zaman zaman perdenin acılmasını beklerken, zaman zaman da herkesin icinde birtakım laflar etti. Bir an geliyor, “Artık yeter!” oluyorsun. Bu ne ya! Ağrına gidiyor. Ben cocuk değilim, herkes şu hayatta her şeyi denemekte serbest. Ama ben bu zamana kadar, bir şeyi istemiyorsam, kimseyi rencide etmeden, istemediğimi belli ettim, ederim. Once esprili bir şekilde. Ama karşımdaki hÂl anlamıyorsa, daha net cumlelerle kendimi ifade etmeye calışırım. İş, rahatsızlık verme boyutuna gelirse de, doğrudan uyarırım. Pek cok kez bu tur şeyler yaşadım, ama hicbiri bu raddeye gelmedi.
Peki Cihan Unal’ı da uyardın mı?
- Elbette. Hem de birkac kere. Dozu gittikce de arttı uyarılarımın. Ama baktım değişen bir şey yok, tavır koydum, ozellikle oyun aralarında ozelimi paylaşmaktan uzak durdum.
E peki sonra?
- İşte bundan sonra olan oldu! Kabalıklar başladı. Bozuldu anladığım kadarıyla. Diğer oyuncu arkadaşlarıma, “Repliklerimi unutuyorum cunku Hande bana ters davranıyor” dediğini duyunca şaşırdım. Benim kişisel olarak, kimseyle problemim yok ki, replik unutulabilir, bu her oyuncunun başına gelebilir, oyunun selameti acısından problem olsun istemem. Turnelerimizi yaptık, Bursa ve İzmir’de oyunlar oynadık. En son Ankara turnesinde daha ilk gunden, kuliste teror estirdi. “Morali bozuk herhalde” dedik. Oyun saatinin ona yanlış soylendiğini iddia ederek, tiyatro yoneticisine ağza alınmayacak kufurler savurdu, kriz gecirdi. Yine de dort oyun oynadık.

Son oyunda?
- Ha işte, son oyunda, o malum bolumde, neye uğradığımı şaşırdım! İnat yapar gibi, “Oyle olmaz, boyle olur!” dercesine, resmen saldırıya uğradım. Sesimi cıkaramadım, sahnede bir es oldu, ağlayacak gibi oldum. Bir suru şey gecti aklımdan ama oyunu bitirmek zorundaydım, hicbir şey yapamadım. Sahne bittiğinde ellerim titriyordu. Yanına gittim, “Ne oluyor?” diye sordum. Kendisi gayet iyi biliyordu bu sorunun ne anlama geldiğini. “Bana baksana sen” diye omuzumu tutunca, bana dokunmadan konuşmasını soyledim. “Biz o sahneyi oyle mi oynuyorduk?” deyince, sana bile soylemeye utandığım, ağza alınmayacak hakaretler sıralamaya başladı. Kufur etti resmen. Selama cıktık o esnada, titriyordum ama gulumsemek zorundaydım.
O gun orada Cihan Unal’la bir daha aynı sahneyi paylaşmayacağımı herkese soyledim.

BAZI ŞEYLERİN OZRU YOK

Ama Gencay Gurun, “Bir hafta once değil iki gun once soyledi, bizi cok zor durumda bıraktı” diyor...
- Hayır Ayşe. Bir hafta onceydi. Kıbrıs turnesinin iptal edilmesi gerektiğini, menajerim de defalarca soyledi. Ama onlar ciddiye almadılar, beni ikna edeceklerini duşunmuşler.
Ama butun bu tartışmayı başlatan sen değilsin. Sen karşı taraf konuşunca bunları anlatmaya başladın. Neden daha once konuşmadın?
- Cunku hicbir kadın cıkıp, “Ben tacize uğradım” demek istemiyor. Ben yaşadığım bu tatsız olayı, camia adına da acık etmek istemedim. Tepkimi, bir daha Cihan Unal’la aynı sahnede olmak istemediğimi soyleyerek belirtmiştim zaten. 5 gun sonra ozur mesajı geldi kendisinden. Ama samimiyetine filan inanmadım o mesajın. Yaşadığım onca olaydan sonra niye inanayım? Bazı şeylerin ozru yok. Belli bir yaşa gelmiş, tecrubeli bir profesyonelsen eğer, ağzından cıkan sozleri, tartarak, duşunerek sarf edeceksin. Diğer yaşananları hatırlamak bile istemiyorum zaten.
İyi de bu 60 kere oynadığınız bir oyunun bir sahnesi, daha once aklın nerdeydi?
- Ben insanım ya. Bir kadınım. Boyle bir adam kategorisi var, her şeyi yapabileceklerini duşunuyorlar. Bir yerden sonra, canına tak ediyor. Tahammullun kalmıyor. Budur. Ertesi gun de baktım, sanki ben sucluymuşum gibi acıklamaları yayınlanıyor gazetelerde. El insaf! Sanki ortada hicbir şey yokmuş da, ben keyfi şekilde, tiyatro disiplinini bozarak oyuna gitmiyormuşum havası yaratılıyor. Daha da etkili olsun diye kanser hastaları kullanıyor.

GERCEK BENİM ANLATTIĞIM GİBİDİR

Ama biletler gercekten de kanser hastalarının yararına satılmış...
- İyi de bundan haberim yoktu. Gazetelerdeki acıklamalardan sonra oğrendim. Ben kimseyi herhangi bir şey icin ikna edemem. Ama ben gerceği soyluyorum. Kıbrıs’a gitmemek icin oyunu iptal etmedim, televizyon programım olduğu icin de etmedim, tacize uğradığım, hakarete uğradığım, tartaklandığım icin ettim. Bu arada Cihan Unal Kıbrıs’ta ev yaptırıyor ve dersleri var, o yuzden oradaydı. Fakat tereyağ gibi suyun ustune cıktı, tum olan biteni acıklamak yerine, kendi yaptıklarını ortbas edip, bana kişiliğime, iş disiplinime saldırmayı uygun buldu.
Butun bunlar kadın olduğun icin mi başına geldi diyorsun yani...
- Erkek toplumuyuz biz. Olan, hep kadına oluyor. Kadın tecavuze uğruyor, ailesi bile kabul etmiyor. Boyle bir ulkeyiz. Televizyona yaptığım programda, her gun, onlarca ezilmiş, şiddet gormuş, “Ekonomik ozgurluğu olmasın, muhtac olsun” durumunda bırakılan kadınlar goruyorum, hikayelerini dinliyorum. İtiraf etmek ağır geliyor ama ben de tedirgin oldum, konuşursam, olan biteni anlatırsam bir daha iş vermezler mi bana diye duşundum.
Pek cok insan da, “Cihan Unal zaten kadınlar tarafından beğenilen biri onun boyle bir şey yapmaya ihtiyacı yok” diyor...
- Valla, bu tur cirkinlikler, ne yetenekle, ne saygınlıkla ne de eğitim seviyesiyle paralel gitmiyor. İMF başkanı orneğini o yuzden verdim. Cumhurbaşkanlığı icin bile adı gecerken, cesur bir otel gorevlisinin şikayeti uzerine hapse atıldı. Kim bilir kac kadının canını yaktı o adam. Kac kadın korkudan sustu bugune kadar. Ama biri susmadı işte...

TEDİRGİN OLDUM YA BİR DAHA İŞ VERMEZLERSE BANA..
- Erkek toplumuyuz biz. Olan, hep kadına oluyor. Kadın tecavuze uğruyor, ailesi bile kabul etmiyor. Boyle bir ulkeyiz. Televizyona yaptığım programda, her gun, onlarca ezilmiş, şiddet gormuş, "Ekonomik ozgurluğu olmasın, muhtacolsun" durumunda bırakılan kadınlar goruyorum, hikayelerini dinliyorum. İtiraf etmek ağır geliyor ama ben de tedirgin oldum, konuşursam, olan biteni anlatırsam bir daha iş vermezler mi bana diye duşundum.

Pek cok insan da, "Cihan Unal zaten kadınlar tarafından beğenilen biri onun boyle bir şey yapmaya ihtiyacı yok" diyor...

- Valla, bu tur cirkinlikler, ne yetenekle, ne saygınlıkla ne de eğitim seviyesiyle paralel gitmiyor. İMF başkanı orneğini o yuzden verdim. Cumhurbaşkanlığı icin bile adı gecerken, cesur bir otel gorevlisinin şikayeti uzerine hapse atıldı. Kim bilirkac kadının canını yaktı o adam. Kac kadın korkudan sustu bugune kadar. Ama biri susmadı işte...

Ayşe ARMAN