• 18-07-2022, 19:57:24
    #1

    Karl Jaspers, Descartes ve Felsefe, cev. Akın Kanat, İzmir: İlya Yayınevi, 2003 (2. baskı), 202 s.



    "Descartes uzerine yazılan literaturde, guya sırlar acıklığa kavuşturulmuş, filozof burada, duşunduğunu soylemeyen bir yalancı, her zaman korkakca ve şupheci bir şekilde saklanan ve maskelerin arkasından cıkmayan bir odlek olarak tanımlanmak istenmiştir. Tahammul edilemez derecede kibirli olduğu iddia edilen bu adamın, başka insanların eserlerini kıskandığı ve kendi şohreti icin kurnaz politikalar takip ettiği kanıtlanmak istenmiştir. Mevcut olan her şeyi yok etmek isteyen bir devrimci olarak gosterilmek istenmiştir. Bu tur yargılara hicbir surette katılmıyoruz. Ancak biz de, tarihsel onemine duyduğumuz hayranlığın yanı sıra, ebedi bir felsefi gercek olması bakımından, Descartes'ın felsefesinin iceriğinden ve yontemlerinden kuşku duyanlara dahiliz. Zira kendimize, bu felsefeyi hangi bağlamda kabul edeceğimizi sorduğumuzda, akılcı on planın berraklığı icinde, oldukca karmaşık bir felsefe dokusu carpar gozumuze. Bu felsefenin gercekleri ise, daha az once onemli addetmiş olduğu şeylerin, yanından bile gecmez. Bunun uzerine, Descartescı duşunme tarzının, başka beyinlerdeki etkisini gozlemlediğimizde, biz de bir soru sorarız: Acaba buyukluğu nedeniyle, kendisini takip edenlerin felsefelerini ateşleyen, ama aynı zamanda da -yalnızca yontemi yuzunden değil, icerikleri yuzunden de- yoldan cıkaran bir guc muydu o?"
    Karl Jaspers

    Alıntıdır • PDF-cs • 11.1 MB

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.


    *