• 18-07-2022, 19:24:11
    #1



    İslam bir dindir, ideoloji değildir. Bu nedenle İslam, toplumsal ve siyasal bir sistem olarak tasarlanamaz. Bu yapıldığı takdirde İslam sadece kavramsal bir kurgu olarak kalır. İdeoloji olarak tasarlanan İslam anlayışında İslamın kendisi ikincil değerdedir. İslamcılar, Tanrı’yı gozleme dayalı dunyanın bir parcası olarak goren insanbicimci Tanrı anlayışının sosyal planda temsilcileri gibidirler. Cunku onlar Tanrı’yı, alelade sosyal olayların ve toplumsal durumların ayrılmaz bir “parcası” olarak gormektedirler. İslamcılar, her şeyi kapsadığını ve her sorunu halledebileceğini duşundukleri din anlayışlarıyla “ilkel bir din” resmi cizmektedirler. Tanrı varlığı doğal olgularla ozdeşleştirilemeyeceği gibi sosyal ve siyasal duzen iddiasına da indirgenemez. Dini sadece kurallar demeti, yasaklar ve tabulardan ibaret gormek, primitif kabile dini anlayışlarını cağrıştırmaktadır. Dinden teselli, umut, ruhsal teşvik, irade, sorumluluk, insan haklarına saygı gibi ahlaki ilkeler beklenebilir. Ama ondan insanların gundelik hayatlarında kamu yararına yonelik pratik bir iyileştirme konusunda derin bir adanma beklenmemelidir. Din, başta yonetim olmak uzere eylemler dunyasının merkezine yerleşirse “hidayet” ozelliğini surduremeyecek ve yozlaşarak belli kalıp ve tutumlarda katılaşacaktır. İslamın bir din olarak algılandığı, sistem olarak gorulmediği, insani teşebbuslerin ve yaratımlarının meşru kabul edildiği, tarih icinde oluşmuş inanışlara koru korune bağlanmanın bulunmadığı ve insan doğasını, aklını hesaba katan bir din anlayışını, kalp ve yaratıcılık uzerine kurulmuş ozgurleştirici bir teoloji imkÂnını sunan din soylemini, ozculuğu değil ozgurluğu, yaşam bicimlerine saygıyı esas alan bir din yorumunu duşunce geleneğimiz icinden yeniden keşfedebilmek, dini doğanın dilini doğal mecrasına cevirmek olacaktır. İslam bir din olarak varlığını surdurup gelişecek mi yoksa bir sistem, bir orgut, bir dunya saltanatı goruntusu icinde mi kalacak? Hayati soru budur ve elinizdeki calışma bu soruya Ebu Hanife, Hasan Basri, İmam Maturidi, Gazali gibi İslam duşunce geleneğine damgasını vurmuş zatların goruşlerinden hareketle kısmi bir cevap vermeyi denemektedir.

    Yayınevi: Kitap Yayınevi
    Basım Yılı: 2015




    Aranabilir PDF

    Mediafire

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.