Pierre Macherey, Hegel ve/veya Spinoza, cev. Işık Erguden, Otonom Yayınları, 2013, 243 s.
[Arka kapaktan]
Pierre Macherey’in Hegel ve/veya Spinoza’sı 1979 yılında Fransa’da yayımlandığında, izleri ozellikle Alain Badiou, Antonio Negri ve Gilles Deleuze’un eserlerinde takip edilebilen buyuk bir etki uyandırır. Macherey, iki karakteristik filozofun yakınlığını aralarındaki uzlaşmaz gerilime dayandıran bir soruşturmaya girişir. Ona gore, “Spinoza’nın her Hegelci okurunun, keza Hegel’in her Spinozacı okurunun hissettiği tuhaf yakınlık duygusu”nu acıklamanın başka bir yolu yoktur. İki filozofu birbirinin icinde okumayı zorunlu kılan bu uzlaşmaz gerilim, kendini en cok Hegel’in Spinoza’ya bakışında belli eder. Hegel’in Spinoza’yı temel felsefi muhatabı olarak aldığı bir gercektir. Ama Hegel, Spinoza’yı anlamamış, kendi sisteminin egemenliği altındaki bir unsur olarak sindirmek zorunda hissettiği icin, onu adeta yanlış okumuştur. Hegel, Spinoza'yı kendisinden bile daha iyi anladığını iddia etse de, sanki onda kendi sisteminin bir sınırını gormuş gibi davranmaktadır. Nitekim Hegel’in Spinoza’nın ortaya koyduğu soruna surekli geri donme ihtiyacı hissetmesi, onun Spinoza’da sindirilemeyen bir şey, surekli yeniden yuzleşmek zorunda kaldığı bir direnc bulduğunu gosterir. Buradan yola cıkan Macherey, Hegel’in Spinoza’yı kendisinin henuz yeterince gelişmemiş bir onculu olarak sunan ilerlemeci felsefe tarihi okumasını terse cevirecek, Hegelci felsefenin asıl alternatifinin Spinoza olduğunu iddia edecektir. İckin bir felsefe olarak Spinoza, henuz Hegelci olmayan değil, zaten hic Hegelci olmamış bir felsefedir.
Alıntıdır • PDF-cs • 3.4 MB