• 18-07-2022, 18:30:35
    #1
    İstanbul'un bugunku merkezinin adı eskiden Pera'ydı. Kentleşmeden once Pera yabancı tuccarlar, denizciler kadar buyukelcilerin de oturduğu Galata mahallesinin obur yanını, otesini temsil ediyordu. Pera gibi Galata da zamanında, Ayasofya Kilise-Cami ve Topkapı Sarayı'nın yer aldığı ve merkez kabul edilen mahallenin obur yanı, otesi olmuştu. Butun bu mahalleler ancak gunduz boyunca gecişe izin verilen kapıların bulunduğu sınır-duvarlarıyla ayrılmıştı.

    Bu obur yan/ote-uc/sınır-geciş (pera-peras-poros) yapısı, sadece kent tarihi acısından değil aynı zamanda simgelerinin doğuşu acısından da kentin yaşamını oluşturmuştur. Fatih Sultan Mehmet'in İslam'ın yeni merkezi İstanbul olarak donuşturmek istediği eski Bizans'ın kendisi de koken olarak obur yan, oteydi. Fetihten sonra ve kentin tum tarihi boyunca başka peralar, başka sınırlar ve başka gecitler ortaya cıkmıştır. İstanbul kendi duvarları icinde kendinden bolunerek her zaman "başka yeri" icinde barındırmış, kendi bağrında toplamıştır. O gun bugundur yabancı, sadece kentin dışında değil, aynı zamanda icinde de oturandır.

    Boylece İstanbul, surekli değişen, temelleri yapısızlanarak yapılanan bir kent olarak ortaya cıkmaktadır. Bu yuzden metafizik ve kavramsal bir acıdan bu kent, alternatif ve celişmezliğin katı karşıtlıkları uzerinde kurulu geleneksel mantığa gercek bir meydan okumadır. İstanbul, kendi ile başkasının ayrışamaz bir şekilde birbirine karıştığı; farklı halk ve kulturlerin kendi yeri ile yaban arasındaki gecişlilikte komşuluk yaptığı yaşayan bir aporia (cıkmaz, olanaksız poros) bicimi olmuştur.

    Tum logos'lardan daha ilksel olan Bosfor efsanesi de bu yapıyı anlatır: Zeus'la sevişen Hera'nın kıskanclığıyla okuze donuşturulen Io, eski haline donmek icin yuzerek boğazı gecmek zorunda kalmış ve boylece boğaz Bos-phoros, okuz gecidi adını almıştır.

    Hem kimlikleri cizen hem de silen gecitlerin, coğrafi ve simgesel anlamı uzerinde duşunen bu kitapta alanlarında tartışmasız kabul goren felsefeci, tarihci ve sosyologlar bir araya geliyor. Disiplinlerarası bir calışma ortamında Jacques Derrida, Bernhard Waldenfels, Gabriella Baptist, Onay Sozer, Stefanos Yerasimos ve Doğan Kuban'ın katılımıyla ortaya cıkan Pera Peras Poros, bir sınırlar ve gecitler kenti olan İstanbul'dan hareketle, kendi evinde olmayı, yabancılığı ve konukseverliği yeniden tanımlama denemesine girişiyor.




    İndirme Linki :

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.