

Yaşadığı karanlık gunlerden sonra bir dergi icin verdiği acıklamalarda "matruşka gibiyim, icimde onlarca kadın var" diyen Deniz Seki'nin o haberini sunuyoruz Melek'ler.
Buyuk bir sınav verdi. Bu donemde dostunu, duşmanını anladı. Kaderini sil baştan yazdı, şimdi ikinci hayatını yaşıyor. Ataol Behramoğlu’nun dizelerindeki gibi “yaşadıklarından oğrendiği cok şey var” ve o bunu cesurca anlatıyor. En cok babasından bahsederken duygulanıyor, annesine, kardeşlerine doyamıyor. Yanacağını bile bile duygusallıktan vazgecmiyor. Deniz Seki, Seninle dergisinin haziran sayısına konuk oldu, carpıcı acıklamalarda bulundu.
“Bu şarkı İkimizin” sizin ikinci televizyon programınız değil mi?
- Evet. Daha once “Deniz Yıldızı”nı yapmıştım. Bu kez Yavuz Bingol ile birlikteyiz. ılk işim sunuculuktu TRT İstanbul Televizyonu’nda. O yuzden cok zorlanmadım. Ama canlı yayın heyecanı, stresi bambaşka. ıcimi rahatlatan tek şey en iyi bildiğim işi, muziğimi yapmam.
Gelelim hayata... Bu hayattan neler oğrendiniz?
- Oğrenmem gereken her şeyi oğrendim. Cok buyuk sınavlardan gectim Allah’ın huzurunda. Bu sınavlar kendi icime donmemi sağladı. Aslında kendimi ne kadar ikinci planda gormuşum onu fark ettim.
Keşkeleriniz, pişmanlıklarınız var mı?
- Hayatımda keşkeler hic olmadı. Cunku keşkelerin insanın gecmiş hayatına, yaşam oykusune haksızlık ettiği kanaatindeyim. Olan her şeyin bir sebebi var. Bu da sizi olgunluğa eriştiriyor, farkındalıkla tanıştırıyor. Pişmanlıklarım? Mutlaka “vah vah” dediğim zamanlar olmuştur ama o pişmanlıkları hayra yorumlayarak hayatımı surduruyorum. Dovunmuyorum.
Yaşadığınız o donemi nasıl hatırlıyorsunuz?
- Sert bir donem yaşadım ve kullerimden yeniden doğdum. Daima aydınlığa bakan, muhteşem bir kapı actı Tanrı bana. Tabii bu acılan kapı benim muziğimin gucuyleydi aynı zamanda, Allah’a olan inancımlaydı. Muzik aşkı başıma ne gelirse gelsin benim hayata sımsıkı sarılmama sebep oldu. “Sozyaşlarım” gibi kocaman bir albumun doğmasına yaradı.
ONUME BAKIYORUM AMA GOZUM DİKİZ AYNASINDA
O zor donemde gucunuzu sınadınız mı?
- Guclu olduğumu biliyordum ama bu kadar pozitif guclu olduğumu bilmiyormuşum. Dışarıda kucucuk şeylerle hayatınızı zindan ederken orada tam tersi kucucuk şeylerden mutlu oluyorsunuz. Bu da Tanrı’ya binlerce kez teşekkur etmenize sebep oluyor.
Sanki bu yaşadıklarınıza minnettar gibisiniz...
- Hem de cok minnettarım. Ben hastanenin birinde yoğun bakımda, bir kolu ya da bacağı kopmuş, bilinci kapanmış bir vaziyette de olabilirdim. Beterin beteri var. Bunları gorup bunlarla yuzleşmek sizin olgun olduğunuzu ispatlıyor.
Geriye donup o gunleri hatırlıyor musunuz?
- Onume bakıyorum her zaman ama gozum hep dikiz aynasında. Tıpkı araba kullanır gibi.
İcinizde kac kadın var?
- Bir suru. Matruşka gibiyim. Kucucukten başlayıp kocaman kadınlara kadar yuzlerce... Anne kadın var, kadın kadın var, cocuk var, guclusu, neşelisi, huzunlusu, bir suru... Sadece bende değil biz kadınların hepsinde yuzlerce kadın var. Biz kadınların icinde rengarenk kadınlar var. Kadın olmak cok guzel bir şey. Bir daha dunyaya gelsem yine kadın olmak, yine bunları yaşamak isterdim. Kadın olmayı cok erdemli buluyorum acıkcası.
En cok hangi kadın halinizi seviyorsunuz?
- Hepsini. Cunku hepsi birbiriyle cok guzel anlaşıyor. Onların hepsi arkadaşlar.
BENİM GİBİ İNSANI KAYBEDENLER UZULSUN
Keşke bu kadar duygusal olmasaydım dediğiniz oluyor mu?
- Duygusallığımdan arada bir şikayet etmişliğim vardır. Cok sulu gozlu, cok derin hissettiğim icin... Ama duygusallık guzel şey. Cunku duygusal olmak aynı zamanda vicdanlı olmak demek. Vicdan benim kitabımda cok onem teşkil ediyor. Bir insan vicdanlıysa o insandan korkmayın. Ben vicdanlıyım, insan gibi insanım, hicbir zaman bozulmadım. Kumaşım iyi cunku.
Duygularınızı kullananlar oldu mu?
- Tabii suistimal edilmiştir mutlaka. Onların kendi kayıpları, hayatımdan cıkıp gittiler. Benim gibi bir insanı kaybetmiş olmalarına uzulsunler derim. Cunku benden cok fazla yok, bunda mutevazılık edemeyeceğim.
Siz nasılsınız ki sizden fazla yok!
- Ben duzgun biriyim. Hayatta yanlışlar yapmış olabilirim, hatalarım da olabilir. Hatalarımla, gunahlarımla, sevaplarımla ben kalbi iyi bir insanım. Bu cok onemli. Hicbir zaman kalbim kirlenmedi, kimse de kirletemez.
Gecmişe donup baktığınızda ozlediğiniz bir şey var mı?
- Rahmetli babamı ozluyorum. Keşke babam yaşasaydı da bugunlerime şahit olsaydı. Cunku hic istemiyordu bu mesleği yapmamı.
Zor donemleriniz hayatınızdan neler goturdu?
- Hayatımın cok uzun bir zaman diliminde yalnızlığa mahkum oldum. Ancak o yalnızlık kendimle yuzleşmemi sağladı. Kendimi tanımamı, karanlık noktalarımı gormemi sağladı. Tecrube denen okulu okumama yaradı. şimdi ikinci hayatımı yaşıyorum.
COK AĞLADIM AMA HİC İSYAN ETMEDİM
Hic isyan ettiniz mi?
- Cok ağladım ama hic isyan etmedim. ıcimi yıkadım ağlayarak. Cok pozitiftim. Haykırmadım, gercekten kalbimi bozmadan karanlığın icinde aydınlıkla yuzleştim. Boyle iyimser duşunmesem olmazdı. Hep bir ışık vardı icimde, o hic sonmedi.
Oradaki herkes oyle hissediyor mu?
- Zannetmiyorum.
Bu hayata tekrar gelseydiniz...
- Mutlaka yine sanatcı olurdum, yine Deniz olurdum, yine yaşadıklarımı yaşardım, yine duygusal aynı kadın olurdum. Duygusuz bir Deniz duşunemiyorum.
Adınızın hangi ozelliklerini taşıyorsunuz?
- Ben de deniz gibi bazen hırcın, bazen dalgalı, bazen carşaf gibiyim. Bazı yerlerde cok derin, bazı yerlerde sığım.
AŞK, İNSANI ŞUURSUZLAŞTIRIYOR
Aşk kadını mısınız?
- Evet, aşka aşığım. Aşk olmadan hayatın hicbir anlamı olmaz. Aşk insanı şuursuzlaştırıyor. Cok guzel bir şey, pırıl pırıl bir duygu ama icinde cok acısı da var. Arsız bir duygu. Canınız yanmış, aşık olmuşsunuz vesaire ama aradan zaman geciyor, kalbiniz tamir oluyor, yeniden bir başkasına aşık oluyorsunuz. Ustelik kalbinizin yeniden kırılacağını, acı cekeceğinizi, dilinizin yanacağını bile bile... Aşk demek acı cekmek demek. Ayrılık acısı da cektim. Melankolik oluyorum o zamanlar. Cok yazıyorum, kalemimle dertleşiyorum. O kadar cok kağıt var ki yazıp biriktirdiğim. Havlu pecetelere bile yazmışım. ıleride bunları toplayıp kitap haline getirmeyi planlıyorum.
HAPİSHANE TOPRAKSIZ ZİNCİRLİKUYU
Hapishanedeki kadınlar adına ne yapmak isterdiniz?
- Hapishanedeki insanların, orada olma sebeplerinin en birincisi hayatlarında yaptıkları yanlış secimler, yanlış ilişkiler, yanlış evlilikler, yanlış aşklar... Yuzde 90’ı bu yuzden orada. Bambaşka bir hayat var orada. Orası topraksız Zincirlikuyu.
Ozgurluk?
- Ozgurluk annenin elini tutmak demekmiş, ozgurluk ayağını halıya basmak demekmiş, ozgurluk gokyuzune ucsuz bucaksız bakmak demekmiş. Gokyuzu dikdortgen değilmiş...