Kant, Prolegomena'sının mukaddemesinde, bazı Âlimler indinde felsefe tarihinin kendi felsefeleri yerine gectiğinden bahsederek eserinin bunlar icin yazılmadığını soyliyelidenberi felsefe sahasında, sistemce calışma ile tarihî calışma arasında bir zıtlılık gormemek mumkun değildir. Netekim son zamanlarda bircok filozoflar, felsefî istiklÂllerine işaret etmek kaygısı ile, felsefe tarihcilerine istihfafkÂr bir nazarla bakmaktan hoşlanırlar. Herhalde bu telÂkkinin en muhim amillerinden biri de on dokuzuncu asra tamamen hÂkim olmuş olan historismdir. On yedinci ve on sekizinci asırların bahusus din ve hak sahalarında cok ileriye giden aklîlik iddialarına mukabil on dokuzuncu asrın historismi bir taraftan aksil'amel ve diğer taraftan da tarihî ilimlerin inkişafına hizmet etmiş olmakla manevî ufkumuzun genişlemesine buyuk bir yardımı olmuştur. Fakat şurası muhakkaktır ki, bununda bir haddi vardır. Zannediyorum ki, artık bu iki cephenin ifratından kurtularak, her ikisine de lÂzımgelen hakkı verebilecek bir vaziyete geldik.
Orhan Sadeddin - Felsefe Tarihi Usulu
Felsefe ve Sosyoloji Kitapları1 Mesaj
●14 Görüntüleme
- ReadBull.net
- E-Kitap Forumları
- Eğitim Kitapları
- Felsefe ve Sosyoloji Kitapları
- Orhan Sadeddin - Felsefe Tarihi Usulu
-
18-07-2022, 04:43:49
Kant, Prolegomena'sının mukaddemesinde, bazı Âlimler indinde felsefe tarihinin kendi felsefeleri yerine gectiğinden bahsederek eserinin bunlar icin yazılmadığını soyliyelidenberi felsefe sahasında, sistemce calışma ile tarihî calışma arasında bir zıtlılık gormemek mumkun değildir. Netekim son zamanlarda bircok filozoflar, felsefî istiklÂllerine işaret etmek kaygısı ile, felsefe tarihcilerine istihfafkÂr bir nazarla bakmaktan hoşlanırlar. Herhalde bu telÂkkinin en muhim amillerinden biri de on dokuzuncu asra tamamen hÂkim olmuş olan historismdir. On yedinci ve on sekizinci asırların bahusus din ve hak sahalarında cok ileriye giden aklîlik iddialarına mukabil on dokuzuncu asrın historismi bir taraftan aksil'amel ve diğer taraftan da tarihî ilimlerin inkişafına hizmet etmiş olmakla manevî ufkumuzun genişlemesine buyuk bir yardımı olmuştur. Fakat şurası muhakkaktır ki, bununda bir haddi vardır. Zannediyorum ki, artık bu iki cephenin ifratından kurtularak, her ikisine de lÂzımgelen hakkı verebilecek bir vaziyete geldik.