• 18-07-2022, 01:56:27
    #1



    Uygarlığımızın son dort yuzyılda sahnelediği dram sonuna varana kadar oynandı,hatta tuketildi. Aktorlerin aynı sahnedeki surekli varlığı, aynı rolleri gevelemeleri,herkesin ezberlediği jestleri tekrarlamaları, ancak genel amacsızlıklarının uzerini ortecek bir kafa karışıklığıyla sonuclandı.” İnsanın Durumu! Duraksıyoruz, cunku aklımıza gelmemişti bu soruyu sormak,dahası birinin sorup bir cevap vermesinden de korkuyoruz. Ne de olsa gundelik hayattan, sonsuz siyaset tartışmalarından, işe gidip eve gelmekten, dunyada olup bitenle kendi koşemizde kafayı bozmaktan başka, bir tur olarak geleceğimiz ve serencamımıza dair duşunmek işimize gelmiyor.Kuresel ısınmadan sağcılığın yukselişine ve daimi iktisadi krize, kureselleşme hucrelerimizden sokaklara kaderlerimizi ortaklaştırırken, insanlık olarak muşterek varoluşumuz her gun daha da somutlaşıyor. Gelgelelim bu somutluğu konuşacak araclardan, kelimelerden, bir dilden yoksunuz. Ve miyopsanız, ufuktaki bulanıklığı gercekliğin muphemiyeti sanabilirsiniz.
    Mumford’un 1944’te yazdığı İnsanın Durumu kuresel insanlık haline dair bir deneme.Birinci Dunya Savaşı’ndan sonra yazılan benzeri pek cok kitaptan farklı olarak teknolojiyi oculeştirmektense insan oluş tarzlarının zemini olarak ele alıyor. İnsanın dunyayı şekillendirirken kendisini ve yeni dunyaları nasıl şekillendirdiğini, yaratımın getirdiği yıkımı ve dramı Faust’un diliyle anlatıyor.Sosyal bilimlerin giderek uzmanlaştığı, tarihsel calışmaların ‘mikro’laşarak birkac ay yahut seneden oteye konuşmaktan kacındığı gunumuzde, Mumford bizlerle butuncul bir perspektifin kıymetli efkÂrını ve her şeye rağmen insanın dilediğinde adil bir yaşamı inşa edebileceğine dair yılmak bilmez umidini paylaşıyor.

    Ceviri: Yusuf Kaplan
    Yayınevi: Acılım
    Basım Yılı: 2017

    Aranabilir PDF

    Mediafire

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.