Ernest Hemingway - Afrika'nın Yeşil Tepeleri - Bilgi Yayınları - 1992-Pdf Cs
Ernest Hemingway - Afrika'nın Yeşil Tepeleri - Bilgi Yayınları - 1992-Pdf Cs:
Hemingway?in Avcılık Tutkusu: Afrika?nın Yeşil Tepeleri
Ernest Hemingway, 1933 yılının yaz aylarında, karısı Pauline ve bir arkadaşıyla birlikte Doğu Afrika?ya bir safari turu duzenler. Kenya ve Tanzanya?daki bu gezi, Hemingway?e hem bir nefes alma hem de Serengeti duzluklerinde avlanma olanağı sunar. Afrika?nın Yeşil Tepeleri ve daha sonra yayımlanan iki oykusu (Kilimanjaro?nun Karları ile Francis Macomber'in Kısa ve Mutlu Yaşamı) Hemingway?in bu gezisindeki gozlemlerinin urunudur.
Hemingway?in boğa gureşlerine olan duşkunluğu ve av tutkusu pek cok okur icin rahatsız edici olmakla birlikte aslında Hemingway?in avcılık merakının altında buyuk romanlar yazma durtusu vardır.
Afrika?nın Yeşil Tepeleri?ndeki şu bolum Hemingway?in yazma seruveni hakkında cok onemi bir bilgi sunar bize: ?Tolstoy?un Sivastopol?unu okurken, savaş zamanında bir yazar olmanın nasıl bir ustunluk sağladığını duşundum. Savaş dunyanın en onemli konularından biriydi. Onu olduğu gibi yazmak da dunyanın en zorlu işlerinden biriydi. Savaşı gormeyen yazarlar, gorenleri kıskanarak bunu onemsiz, anormal ya da hastalığa benzer bir konu olarak gostermeye calışmıştı. Gercekte ise yaşamadıkları bu olay onlar icin buyuk kayıptı.?
Hemingway, tanık olduğu anları, olduğu gibi aktarmak icin, yaşamı boyunca savaşların, avların peşinde koşar. Yazılabilecek en buyuk gerceklik budur: Olmek ve oldurmek. Hemingway av sahnelerini anlatırken bir fotoğrafcı gibidir. Benzetmelere, gondermelere, imgelere değil canını kurtarmak icin koşan hayvanlarla kendi bağırsaklarını yiyen sırtlanlara yer verir kitaplarında. Cunku gercek budur. Bir avcının icindeki onlenemez oldurme durtusu, Afrika?nın Yeşil Tepeleri?nden once hicbir kitapta boylesine acık bir dille yazılmamıştır:
?Benim bu sazlıklarda duyduğum coşkuyu, bir ucakta duyamazsınız. Oldurmuş, hem de onemsiz bir yabansığırını oldurmuş olmak, insanın icini azıcık dinginleştirir. Oldurmek başkalarıyla paylaşılan bir duygu değildir.?
Hemingway av sahnelerini anlatırken avcıları pek de kayırmaz. Avcılar iz surup nişan alırken bir yandan erkekce bir iş yapıyor gibilerdir ancak sayfalar ilerledikce erkek kahramanın golgesinde kıskanc, saldırgan, aşağılık duygusuna sahip bir karakter belirir. Hemingway bu karakteri gizlemez. Anlatımı durust ve yalındır, hayvanları koruyormuş, geyikleri seviyormuş gibi sahteliklere hic bulaşmaz. Bir avcının icindeki, nefrete yaklaşan acımasızlığı hic saklamadan olanca cıplaklığıyla sunar okura:
?Sımsıcak bir duzlukte sırtlanın uzaktan vuruluşunu gormek, daha da eğlenceliydi. Ters donmesini, cılgınca daireler cizmesini, icine tohumlarını salan olumle yarışırcasına hızlı hareketler yapmasını izlemek, cok ilgincti. Ama M?Cola?nın kahkahalar atmasına neden olan asıl olay başkaydı. Klasik bir sırtlanın koşarken uzaktan vurulmuşsa ofkeyle donerek bağırsaklarını ortaya cıkarana dek kendini parcalaması, sırtlan şakasının doruğuydu. Hayvan, bağırsaklarını cıkardıktan sonra, durup bunları tadına vara vara yerdi?.
Yaptıklarını eksiltmeden, masumlaştırmadan, olanca cıplaklığıyla yazar Hemingway. Afrika?nın Yeşil Tepelerinde anlatılan soğukkanlı avcılar bize Nazi donemi işkencecilerini anımsatır: ?Atardamarı kestiğimde sımsıcak kan parmaklarıma sıcradı. Kanama başladıktan sonra, Droopy?ye de gosteriş yapmak icin, bıcakla yureğin cevresini kesmeye başladım. Duzgun bir bicimde, karaciğerle safra kesesini cıkardım. Karaciğeri ozenle cimenlere koyup yanına da bobrekleri yerleştirdim.?
Bu soğukkanlı avcılar, aynı zamanda tuhaf bir yarış icindedir. ?En buyuk boynuz?, ?En iri geyik?, ?En buyuk diş? diyerek oldurdukleri hayvanları birbirleriyle yarıştırırlar. İclerinde karşı koyamadıkları bir kıskanclık duygusu vardır. Arkadaşları kendi avladıklarından daha guzel bir hayvan avladıklarında uzuntuden kahrolurlar.
?Avladığı hayvan benimkini oylesine kucultuyordu ki, onu burada tutamadım. Karl avladığı hayvanla hepimizi yerli yerine oturtmuştu.?
Hemingway?in avcılarındaki bu tarifi guc nefret duygusu nedensiz değildir. Arkasında erkekliğini kanıtlama isteği, derin bir aşağılık kompleksi ve buyuk işler başarma arzusu vardır.
Avcılık nedeniyle artık Afrika?da yok olmaya yuz tutan gergedanların nasıl oldurulduğunu okumak kuşkusuz bugunun okuru icin pek kolay değil. Ancak Hemingway bu noktada da durust davranır. Kitabın son bolumunde şoyle yazar:
?Biz, adım atar atmaz kıtalar yıpranmaya başlıyor. Oysa yerliler, o kıtayla uyum icinde yaşıyorlar. Ancak buraya gelen yabancı, ağacları kesip yok ediyor, suları bitirip bozuyor. Bir ulkeyi ilk bulduğumuzda nasılsa, oyle bırakmalıyız. Bizler, yalnızca buranın doğallığını bozan yaratıklarız.?
Doğru soze ne denir?
Avcılık, doğal yaşam, hayvan hakları gibi konular ustune kafasını yoran herkesin okuması gereken bir kitap Afrika?nın Yeşil Tepeleri. Kitap, Kucuk İskender?in onsozu ve Fatma Aylin Sağtur?un ozenli cevirisiyle av tutkunlarının ic dunyasına tutulmuş bir ayna gibi. Bazı okurların ?Avcılığı yasaklamak icin sadece bu kitap bile yeterli.? dediği Afrika?nın Yeşil Tepeleri?ni mutlaka okumalısınız.
Bugun Varlık yayınlarından paylaştığım kitapta 4 bolumden en iyi ucu vardı... Bilgi Yayınlarından olan bu kitapta 4 bolumun tamamı bulunmakta... Keyifli okumalar dilerim.
Ernest Hemingway - Afrika'nın Yeşil Tepeleri - Bilgi Yayınları - 1992-Pdf Cs
Edebiyat Eserleri1 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- E-Kitap Forumları
- Edebiyat Eserleri
- Ernest Hemingway - Afrika'nın Yeşil Tepeleri - Bilgi Yayınları - 1992-Pdf Cs
-
18-07-2022, 00:27:09