uğur yucel karısı, derya alabora, eşi icin neler yazmış buyrun oğrenelim arkadaşlar.





Usta oyuncu Uğur Yucel, kendisi gibi usta oyuncu olan eşi Derya Alabora'ya neler yazmış, buyrun aşağıda o dizeleri okuyalım Melek'ler

"Demek yıllarım bu Hırcın Kız'la gececekmiş..."

Ucan Supurge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali'nin 'Onur Odulu'nu tiyatro ve sinema oyuncusu Derya Alabora alacak. Uğur Yucel, festival icin eşi Derya Alabora'yı yazdı...


30 yıl once tanıdım onu. Bizim Tef Kabare Tiyatrosu’nun sahnesinde ‘Hırcın Kız’ calışmışlardı. Vaktiyle bir arkadaşımla oynadığımız ‘Hırcın Kız’ cok sukse yapmıştı okulda. Mezuniyetimizden sonra da konuşuldu. Aynı sahneyi oynayacaklardı. Bana gelmişlerdi. Mizansenimizi gosterdim. Sahnenin duygusunu anlattım. Kimi zaman karşılıklı oynayarak prova gectik onunla. Utangac, guzel bir kız olarak hatırladım sonrasında onu ama deftere yazmamıştım. Demek yıllarım bu Hırcın Kız’la gececekmiş. Bilmiyordum.

Başından fışkıran deli kızıl sacları, cilleri... Guzel sevda... Suskunluğunun altında şelaleler akan tutkulu aşık delişmen kızlar gibiydi. Anne olduktan sonra da durup oturmadı aslında. Sulalede Selanikli bir deli buyukanne olmalı ki bu kızı anlayalım. Varmış da zaten. Ote yandan yemiş bitirmiş bir olgunluk…

Lezzetli ev yemekleri pişiren, eğlenceli, anac, duşkun dostu, adaletli, gece gec saatlerde barını kapayıp tek başına kaybolup giden kavi Slav kadınlarına benzer. Sadakatle kulis lambaları karşısında makyajını silip artist barlarında kadeh parlatan inceden kibirli yeri pek kolay dolmayacak esrarengiz karakter oyuncularında, Hanna Schygulla’nın uzun koridorlarda Lili Marleen yuruyuşunde, Cahide Sonku’nun efkarında, Liza’nın kabaresinde, Sally Bowles azgınlığında, kuzey ulkelerinden gelmiş ve aniden karlar altında yok olup gidecek Femme Fatale bir yosmada, Persona’nın cıkmaz sokağında, bir balkan cingene alayının ortasında elinde şarap şişesi dort kol cengi bir karnavalda, kış gunu hayranlıkla sevdiği oğlunun boynuna atkısını sararken gozleri nemlenen her annede, belalı bir sevgilinin peşinden yıllarca şehir şehir alem alem dolanan yaralı her pavyon şarkıcısının suretinde gozukur.

Kucucuk bir kız cocuğundan, elinde votkasıyla kaşarlanmış eski zaman kadınlarına kadar uzanan sessiz bir klavye. Duymadığınız icli sesiyle kederli bir şarkı... Yakınındayken ozlenen kadındı. Bende benim de bilmediğim, bilip de gormediğim, savurup attığım her duyguya, yırtılmış her kağıt parcasına hayranlıkla baktı. Aşığına bakar gibi.

Gencecik cilli kırmızı

Kekik kokulu adaların ruzgarlı tepelerinde başını bağrıma yaslarken yureğimin titrediği gencecik cilli kırmızının aşk uzerine yazdığımda koyu bir ilhamla yeri baki. Canımın ta ici oğluma her sarıldığımda ciğerime dolan bahar kokusunda da.

Bir yerlere kaybolursam ruhum dolu, oğluma ilelebet hasret, ona minnet ve şukranla giderim bu dunyadan. Hırcın Kız’a...