• 17-07-2022, 22:03:21
    #1

    [SIZE="3"]Gnostik duşunce insanlık tarihinin en kadim geleneklerinden biridir. Yirminci yuzyılın ikinci yarısında keşfedilen Nag Hammadi Yazıtları bu kadim geleneğin koklerinin Hıristiyanlıktan cok once olduğunu kanıtlamıştır. Gnostik duşunce dinlerin icine nufuz etmiş, halk inanclarını etkilemiş hatta felsefi fikirlerde icselleştirilmiş ve hala da modern duşuncede izlerine rastladığımız bir inanctır. İslam vahyi sesini duyurmaya ve hızla İran, Irak ve Orta Asya'nın iclerine doğru yayılmaya başladığında Muslumanlar gnostik duşuncenin temsilcileriyle karşılaşmışlardır. "Mecusilik, Markinyonculuk, DeysÂniyye ve Maniheizm" gibi akımlar bu karşılaşmanın, kelam ve gnostik duşunce arasındaki mucadelenin şahitleridir. "Senevîye" olarak adlandırılan bu akımlara karşı kelamcılar ilk karşılaşmayla birlikte bircok reddiye kaleme almışlardır.
    Gnostik duşunce ile kelamcılar arasında gecen tartışmalar, kelam kitaplarının kozmos (Âlem) ve kozmosun hadisliği konusu bağlamındadır. Cunku gnostikler, kozmosu ve onun Tanrı ile olan ilişkisini acıklamak uzere kozmogonik ve kozmolojik bir tasavvurun temsilcileridir. Coğu kez gnostik duşunce Tanrı, kozmos ve insana ilişkin acıklamalarında mitolojik anlatılara başvurmuştur. Bu da bize kelamcılar ile gnostik duşuncenin temsilcileri arasında gecen mucadelenin "kozmosun nasıl acıklanabileceği" meselesi uzerinde yoğunlaştığını gosterir.
    Doc. Dr. Hilmi DEMİR, "MİT, KOZMOS VE AKIL: Gnostik Kozmoloji ve Kelamcıların Mucadelesi (Zerduştluk, Maniheizm, Hıristiyan Gnostikler ve İslÂm)" isimli eserinde bugun "kozmos" (Âlem) merkezli tartışılan pek cok konuyu aydınlatıyor…
    Yayınevi: Sarkac
    Basım Yılı: 2011
    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.