"O gunlerden icimde en kucuk bir kişisel kırgınlık tortusu yok. Ama halk acısından, laiklik acısından, Ataturk'un vasiyeti ve Cumhuriyet Halk Partisi acısından, Turkiye'nin bazı uluslararası hakları acısından, tepkilerim, kırgınlıklarım elbette suruyor. Ancak bunlar kişisel değil."
"Yonetime el koyanlar, olanca gucleriyle, Turkiye'ye belli bir rejim ve duzeni getirmek istiyorlardı; ben de, olanca gucumle, o rejimi ve duzeni engellemeye calışıyorum.
"O aşamada asıl gucu ellerinde tutanlar, benim mahkemede soylediklerimin bile duyulmasını engelleyerek, amaclarına eriştiler.
"Fakat şimdi toplum bunyesinin, o rejimi de, duzeni de reddettiğini goruyorum. Onun icin, boşuna direnmiş, boşuna yargılanmış ve boşuna hapislere girmiş saymıyorum kendimi... Bu da, insana, katlandığı tum sıkıntıları unutturmaya yetiyor."
Ecevit hakkında 133 dava acıldı. 14 Nisan 1982'de Turan Guneş'in cenazesine katılırsa buyuk kalabalıkların toplanacağı kaygısıyla 12 Nisan'da tutuklandı ve cezaevine goturuldu.
Hapishanede ekonomik sıkıntılar icindeydi. Cok gazete alacak parası yoktu. Hatta İsvecli Dostu Olof Palme'nin secimi kazandığını oğrendiği zaman kutlama telgrafı bile cekemedi....
1982'de cezaevine girerken,"Ozgurluk insanın elinde kafasının icindedir. Ben kafamın icindeki ozgurluğu iceri goturuyorum. Dışarıda mahkum gibi yaşamaktansa, iceride ozgur bir mahkum olmayı tercih ederim, diyordu Ecevit. Bu kitapta, bir ozgurluk savaşcısının, unutulmayacak bir siyasetcinin, unutulmayacak siyasi yaşamının oykusunu bulacaksınız.