• 17-07-2022, 03:39:46
    #1
    Yirminci yuzyılın sonlarına, bizim cağımıza, bu mitik cağa

    geldiğimizde, hepimizin makine ile organizmanın teorik bir zeminde ifade edilen ve fabrikasyon misali uydurulmuş birer melez olduğumuzu vurgulamak gerekir; kısacası, hepimiz siborguz.



    Siborg, hem ‘tahayyul’un hem de ‘maddi gerceklik’in yoğunlaşmış bir imgesidir. ‘Batı’nın bilim ve siyaset geleneklerinde (ırkcı, erkek-egemen kapitalizm geleneği, ilerleme geleneği, doğayı kultur urunleri kaynağı olarak sahiplenme geleneği, benliğin başka benliklerin yansımalarından yeniden uretilmesi geleneği) organizma ile makine arasındaki ilişki, hep bir sınır muharebesi şeklinde cereyan etmiştir. Bu turdeki bir sınır muharebesinin paylaşılamayan toprakları da uretim, ureme ve tahayyuldur.



    Benim argumanım, sınırların karışmasını sevincle karşılamakta ve bu sınırların oluşturulmasında sorumluluk ustlenmektedir. Benim argumanım ayrıca, sosyalist-feminist kultur ve teoriye, postmodernist, naturalist-olmayan bir tarzda ve cinsiyetin olmadığı bir dunya -belki doğuşun olmadığı, belki sonu da olmayan bir dunya- tahayyul eden utopik gelenek dahilinde, katkıda bulunma cabasını temsil eder. İkisi sarmal dansla birbirlerine sarılmışlarsa, ben tanrıca olmaktan ziyade siborg olmayı yeğlerim.





    Ceviri: Osman Akınhay

    Sayfa Sayısı: 80

    Baskı Yılı: 2006

    Yayınevi: Agora Kitaplığı

    ISBN: 9789944916455







    Aranabilir PDF + 977 KB







    Yandex



    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.








    Mediafire



    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.