• 17-07-2022, 00:54:03
    #1










    Raymond Geuss - Eleştirel Teori
    Ayrıntı, 2002, 150, Ferda Keskin, İnceleme



    Yirminci yuzyılın en onemli duşunce geleneklerinden biri olan Frankfurt
    Okulu, eleştirel teoriyi radikal anlamda yeni bir bilgi bicimi olarak sunmuş
    ve bu bilginin bizleri gercek veya doğru cıkarlarımız konusunda
    aydınlatacağını ve coğu zaman farkında olmadığımız baskı bicimlerinden,
    zorlamalardan kurtaracağını savunmuştur. Faşizmin en guclu olduğu
    donemde bir direniş soylemi olarak geliştirilmiş olan eleştirel teori, totaliterlikle
    birlikte duşunduğu aydınlanma kavramının kendisini de sorunsallaştırmış,
    bu kavramın toplum bilimlerindeki yontem sorunuyla ilişkisini ortaya cıkarmış
    ve dolayısıyla yontem tartışmasına kalıcı bir siyasi icerik kazandırmıştır.
    Frankfurt Okulu duşunurlerine gore bu tur bir teori sadece bir araştırma
    nesnesi olarak toplumsal dunyanın değil, aynı zamanda bu dunyanın bir
    parcası olarak teorinin kendisinin ortaya cıkmasını sağlayan ya da gerektiren
    koşulların ve yapacağı etkinin de bir acıklamasını vermelidir. Dolayısıyla
    donuşlu bir yontem benimseyen eleştirel teori pozitivizmin nesneleştirici
    bilim anlayışını ve bu anlayışın bir parcası olan ozne/nesne ayrımını
    reddeder. Adorno, Horkheimer ve Marcuse gibi duşunurlerin calışmalarıyla
    başlayıp Habermas’a uzanan bu teori turunun ilk ornekleri ise Marx ve
    Freud’un eserlerinde karşımıza cıkar.
    Raymond Geuss, Eleştirel Teori: Habermas ve Frankfurt Okulu’nda bu
    temel iddiaların ayrıntılı bir analizini veriyor ve gecerliğini tartışıyor. Toplumsal
    fenomenleri betimleyip acıklamakla yetinmeyen, aynı zamanda eleştiren
    bir bilimsel teori mumkun mudur? Mumkunse empirik bilimlerden nasıl
    ayrılır? Bu sorulara cevap ararken eleştirel teorinin pozitivizmle hesap-
    laşmasına geniş yer ayıran Geuss, cıkış noktası olarak ideoloji kavramını
    alıyor. Bu kavramın farklı anlamlarını kuşatan kapsamlı bir tartışma cer-
    cevesinde, ideolojinin inanc ve cıkarlarımızla ilişkisini, bir ideoloji eleştirisinin
    gerektirdiği doğruluk ve bilimsellik kriterleri ve bu eleştirinin sağladığı
    ‘aydınlatıcı’ ve ‘ozgurleştirici’ bilgiyi, ozellikle felsefi bir cercevede sorguluyor.
    Frankfurt Okulu sadece modern kapitalist toplumu ve faşizmi
    değil, onlara karşı geliştirilmiş muhalif soylemleri de yonlendiren
    bir bilim ve aydınlanma anlayışının maskesini duşurerek
    toplum bilimlerinde kalıcı bir etki yapmıştır. Bu soyleme bir
    giriş niteliği taşıyan Eleştirel Teori, getirdiği analitik bakış
    acısıyla sadece eleştirel teoriyle ilgilenenler icin değil, toplum
    bilimlerinin amacı ve yontemi konusunda calışanlar icin de kalıcı bir başvuru
    kaynağıdır.



    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.