• 17-07-2022, 00:51:59
    #1










    Joel Kovel - Tarih ve Tin
    Ayrıntı, 2000, 353, Hakan Pekinel, İnceleme



    Tam bir kuşatılmışlık altında yaşıyoruz. Bir yandan kapitalizm doğayı ve
    her turlu aşkınlık imkÂnını tahrip edip ruhumuzu da satılığa cıkararak bizi
    her gun kurşuna diziyor, ote yandan hÂl “kalpsiz bir dunyanın kalbi” oldu-
    ğu zannedilen din cok guclu bir cazibe merkezi olarak yeniden one cıkıyor.
    Ozgurluğumuz, yani insanlığımız her an biraz daha eksiliyor, bir tahakkum-
    den bir başkasının kucağına koşup duruyoruz. Modern toplumlarda ozgur-
    leşme vaadinin taşıyıcısı olan sosyalizm ise ekonomizm ve kartezyen ras-
    yonalizme tabi olup tinsel potansiyelini ve dolayısıyla, insanları seferber et-
    me gucunu yitirdi. Bedelini aşktan, şiirden, oyun ve kahkahadan yoksun
    hayatlar yaşayarak oduyoruz!
    Joel Kovel “tin” ve “ruh” kavramlarının insanın ozgurleşmesi icin sundukları
    imkÂnları enine boyuna incelediği bu kitabında hem kapitalizmin hem de
    Yahudilik, Hıristiyanlık, Budacılık gibi kurumlaşmış dinlerin guclu bir eleştiri-
    sini sunuyor. Yazar, kitabı aslen Hegel’in başlattığı ve Marx, Nietzsche,
    Freud, Kafka ve Heidegger'in ceşitli bicimlerde surdurmuş oldukları “tinsel-
    lik sorununu dindışı bir cercevede geliştirme” projesinin surdurucusu olarak
    tasarlamış. Tini cisimsiz bir toz olarak gormuyor; ona gore tin, kokleri insa-
    nın toplum-oncesi doğasında, “varlığın plazmasında olan; ama tezahurleri
    her zaman tarihe bağımlı olan bir ilişki bicimi. Verili dunyanın reddi ve her
    turlu tahakkumun eleştirisi uzerinde temellenen tini tanımlayan edim, “ben-
    liğin otesine gecip Oteki’nin tum farklılığı icinde tanınmasıdır. Bu anlamda
    da tinsellik dinsel oğretilerden cok daha fazla şeyi icerir. İnsan varoluşunun
    her alanında; cinsellikte, siyasette, gundelik faaliyetlerde ve doğada tinsel
    imkÂnlar vardır. Ama Egosal, yani Oteki’ni tanımaktan aciz bir varlık kipi et-
    rafında orgutlenmiş olan kapitalizm, anlamlı yaşamın benliğin maksimizas-
    yonu olduğunu telkin ederek bu imkÂnları tahakkum altına
    alır. Yazara gore, tinselliği bu cendereden sadece yeniden
    tanımlanması gereken bir sosyalizm projesi kurtarabilir. Bu
    proje de koklerini Stalin, Mao gibi sosyalizm adına, tinselliğin
    onkoşulu olan ozgurluğu boğanlarda değil; gercek devrimci-
    nin olağanustu bir sevme yeteneğine sahip olması gerekti-
    ğinde ısrar eden Che gibilerde bulacaktır.
    Tarih ve Tin “zor” değil “zorlu” bir kitap. Tinden uzaklaşmış modern/
    postmodern toplumlarda ya ozgurluksuz ya da “ruhsuz” hayatlar yaşama
    cıkmazını aşmak isteyen ve duşunmekten korkmayan ciddi okura buyuk bir
    heyecan vereceğini sanıyoruz.



    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.