Bilim, antropoloji ve kişisel fikirlerin kışkırtıcı bir bileşimi olan bu calışma, bizi aclık deneyiminin icinde bir yolculuğa cıkarıyor.
Hem vucutlarımızda hem de dunyadaki farklı kulturlerde keşfettiği şeyler ise olağanustu. Aclığın gucu uzerine yuzyılları kapsayan muazzam bir inceleme yaparken, buna nasıl mucizevi bir şekilde adapte olunabildiğini keşfediyor. İlk tapınaklarda oruc tutan azizlerden, Mahatma Gandhi gibi aktivistlere kadar pek cok farklı neslin, aclığı manevi ve siyasal tavırlarını ortaya koyabilmek icin nasıl kullandıklarını anlatıyor. Russell bir taraftan aclığın insanlara ilham verdiği hatta iyileştirici gucu olabildiği bu kayda değer olaylara ışık tutarken, ote yandan kıtlık ve ileri aclığın bugun dunya uzerindeki kulturlere yaptığı etkiye işaret ediyor.