Melih Başaran - Kurbansal Sunu
Araştırma ve İnceleme Kitapları1 Mesaj
●15 Görüntüleme
- ReadBull.net
- E-Kitap Forumları
- Araştırma ve İnceleme Kitapları
- Melih Başaran - Kurbansal Sunu
-
16-07-2022, 19:08:45
[SIZE="3"]Kurban nedir? Gerek antropolojik gerekse dinsel pratiklerde gecirdiği bunca donuşumun, yıkımının, belki de kurucu gucunun ardında geriye ne bıraktı? Basitce ardında iz bırakmadan yok mu oldu, yoksa onun donuşumleri urpertici bir şekilde soluğunu hÂl hissettirmeye devam mı ediyor? Onun ortadan kalkmasının mantığı, ve bunun ekonomiyle, akılcılık tarihiyle olan ilişkileri nelerdir? Bugunun kurumlarında, soylemlerinde, bulduğumuz en akılcı cozumlerde bile kendini nasıl ortadan kalkmış şekliyle devam ettirebilir? Onun izinin varlıkbilimsel yapısı nedir ve bunun sozle, bakışla, dile getirebilmeyle, gorulebilir olmayla ne tur ilişkileri vardır? Butun bu sorular, dilin ve hatta dinin gecirdiği evrimle ne tur bir ilişki icindedir?
Melih Başaran bu şaşırtıcı, kapsayıcı ama bir o kadar da sistematik calışmasında, daha ziyade İnsan Bilimlerinin kısmi bir araştırma alanı olarak kalmış bir alanı Felsefenin bağrına taşıyor; Felsefenin kavramsal alanında, varoluşun labirentlerinde, dunyaya, otekiye, olume sunulmuş olmamızın, maruz kalışımızın koşullarında, daha doğrusu koşulsuzluğunda guclu bir sınamadan geciriyor. Kurban etme / kurban edilme pratikleri, burada etkin sunma ile edilgin sunulma arasında kusursuz bir kararsızlığa işaret eden sunu kavramı cercevesinde sorunsallaştırılıyor. Felsefenin belli başlı uğrak noktaları, beden, bedensellik, ruh, tin, tinsellik, duyulur dunya, kavranabilir dunya tasarımları, olum, kurtuluş retorikleri, mutsuz bilincin seruveni, yani başka yerde kazanmak icin burada yapması gereken fedakÂrlıklar, ve nihayet arzu, Antik filozoflardan Modern doneme, Sokrates?ten Hegel?e, oradan Nietzsche, Heidegger, Bataille aracılığıyla, Deleuze, Foucault, Derrida, Levinas, Lacan, Nancy gibi Modern donem sonrası filozoflara kadar, sureklilikleri ve sureksizlikleri icinde tartışılıp yapıcozume uğratılmaya calışılıyor.
Artık anısına sahip olmadığımız bir geceden gelip ceşitli kılık değiştirmeleri ve maskeleri ardında sure-giden kurban, Nietzsche?nin, hatta ondan da cok once, İbrahim ve Sara?nın guluşu karşısında bir ?parodi? haline gelip colde dağılmadan once, otekiyle olan her yuz-yuzelik ilişkisinde icimizde oteki gecenin, veya oteki colun esrimesini bırakıyor. Otekiyle, yani her sonlu, olumlu varlıkla; bu arada, sunusu, maruz kalışı en goz ardı edilen hayvan dunyasıyla... Ama aynı guclu nedenlerden dolayı, vahşete maruz kalmış, dışladığımız, anısını reddettiğimiz, hatta silmeye calıştığımız, af dileme sorumluluğunu uslenmeyi geciktirdiğimiz en yakınımızdaki otekiyle artık kurban mantığının ve ekonomisinin sona ermesi umuduyla...