Halkın gercek tarihinin yazılabilmesi, herşeyden once halkın sozculuğune başvurmayı gerektirir. Halkın sozculuğune başvurmadan, ne halk olgusu, ne de yarattığı toplumsal olayların, gercek boyutları kavranabilir. Bu nedenle, halkın gercek tarihini yansıtacak olan; herşeyden once şiiri, turkusu, ağıtı, oykusu ve destanıyla onun kendi urunleridir.

Bu gercekten yola cıkılarak, halkın tarihine yeniden goz atılıyor ve onun dili, onun teliyle yaşamımın en carpıcı yonu, toplumsal muhalefeti aydınlatılmaya calışılıyor.

Calışmanın omurgasını oluşturan «eşkıyalık» ya da daha doğru bir soyleyişle «başkaldırı», doğası gereği isyan, kan, gozyaşı, turku ve ağıtla icicedir. Nitelik ve nicelikce buyuk hareketler olmadıkları icin kısa vadede başarı kazansalar da, uzun vadede orgutlu gucler karşısında yenik duşmeye mahkûmdurlar. Ancak orgutlu kitle hareketlerine kazanıldıkları zaman kalıcı ve etkili olabilirler.

Bundan oturu «eşkıya turkuleri»nde başkaldırı, huzun ve acı icice gecmiştir. Bunlar bir anlamda «acılı başkaldırı turkuleri»dir. Ve toplumun somut olaylarından kaynaklandıkları icin halkım toplumsal tarihi acısından buyuk onem taşırlar.

Halkın urunleriyle emiştirilerek, kaynaştırılarak yapılan bu calışmanın, hem halkımızı daha iyi tanımamıza yardımcı olacağına, hem de halk turku ve şiirlerindeki demokratik ve toplumcu ozu ortaya koyacağına inanıyoruz.


Gizli İçerik:
Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.