• 16-07-2022, 18:34:02
    #1


    Bu kitap, millet sevgisinin bir insanın hayatında nasıl "temel duygu" olduğunu acıkca gosteriyor. Her meseleye eğilişinde, bu "temel duygu" mudahale ediyor, karar veriyor, reddediyor, seviyor, hurmet ediyor, hÂsılı bir tarafı tutuyor. Bir varlığın ustune titreme, ona derin bir bağlılığın ifadesidir. Bu sevgi, bu bağlılık, secme işini, taraf tutmayı gerektirir. Boyle olunca yazarın iradesi ortaya cıkıyor.

    İşte Remzi Oğuz'un bir olay karşısında, bir vatan parcası onunde, mucerret bir fikir hakkında duygulanırken, ıstırap cekerken milletinin maziden hale intikal ederken, getirdiği iradeyi temsil ediyor, onunla oluyor, onunla diriliyor.

    Milletinin sefaletleri karşısında duyduğu acıları dile getirirken kendini daima gurbette hissetmektedir. Hatta milletinin kendi kan ve emeği ile elde ettiği coğrafyasında, vatanlaştırdığı coğrafyasında bile uzun bir gurbet hayatı yaşadığına inanmaktadır. Bugun de her samimi milliyetci aynı gurbet duygusunun gonlunde yaşadığını duyuyor. İhmal edilen milli şuur, el değmemiş memleket meseleleri, vatanın ustune coken yabancı ideoloji ve modalar icinde her koşede; basında, radyoda, sinemada boğulan milletin gercek saadeti tahammul edilmez bir anarşinin ortasında bırakılmıştır. "Ben gurbette değilim, gurbet benim icimde" diyen şair, insanın kendi yurdundaki ozleyişlerini, emellerini, kavuşmalarını ne guzel ifade ediyor.

    Onun ifadesiyle: "Ne kin, ne kıskanma, ne boş ozlemler istemiyoruz, dostlarım. Buyuk, serbest ufuklarda inanın, guvenin, sevginin ışığı parlıyor. Bu sizin icindir. Hep birlikte oraya! Haydi!" diyoruz.

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.