• 16-07-2022, 17:56:20
    #1



    Koklu ve buyuk milletler, 'ağlayıp sızlama'yı. pek beceremezler. Kendilerine acıma ve acındırmayı kucukluk sayarlar. Bu sebeptendir ki, 'ağlama-sızlama edebiyatları' ya gelişmemiştir ya da yok gibidir. Tarihin toplumsal hafızaya intikalinde veya toplumsal zÂtiyetin tarihi algılamasındaki en ciddi meselelerden biri budur. Zaman zaman, Ermenilerin 'ağlama edebiyatı'nın zenginliğinden etkilenip, 'niye bu konu hakkında biz de onlar kadar neşriyat yapmadık' tarzında kendi kendimizi luzumsuz yere suclarız. İşin doğrusu, yaşadığımız başka felÂketlere dair de geniş bir 'mÂtem literaturu'muz yoktur. Hatt o kadar ki, onlarca seneden beri, tam bir cığırtkanlıkla yurutulmekte olan Taşnak propagandası karşısında Turklerin ekseriya sergileye geldikleri suskunluk, zaman zaman iftira ve isnad edilen soykırım sucunun 'ikrarı' gibi gorulmuştur. Bazan da 'Ermeniler hicbir şeyi unutmadıklarına veya surekli goz yaşı doktuklerine gore, demek ki asıl acıları onlar cektiler, Turkler ise unutamayacakları bir felÂket yaşamadıkları icin bu konulardan fazla bahsetmiyorlar' tarzındaki yorumlarla bizim o ağırbaşlı sukûtumuz, aleyhimizde bir karineye donuşturulmuşdur. HÂlbuki, hakikat bu 'ucuz' karinede değil, ilk paragrafdaki ruh asaletinde saklı ... Turk ve yahut muslumanların, Balkanlardaki mezÂlimle birlik-de, Rus ve Yunan mezÂlimini de Ermeni vahşetini de unuttuğunu, unutabildiğini kim soyluyor?


    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.