nurgul yeşilcay, haberleri, 2011, yeni haberleri, roportaj



Eşinden boşanan ve magazin gundemini meşgul eden, guzel - başarılı oyuncu Nurgul Yeşilcay, verdiği bir demecte "depresyona girecek vaktim yok" demiş. İşte o haber Melek'ler





O, sinema ve televizyonda parlayan bir yıldız... O, hayattan ne istediğini bilen bir insan... O, oğlunu bambaşka bir yere koyan bir anne... O, seksi ve guzel bir kadın... O, Nurgul Yeşilcay


‘Aşk ve Ceza’nın oyuncusu, Elle Dergisi’nin nisan sayısına roportaj verdi. Dedi ki; “Depresyon bir luks. Benim buna ayıracak zamanım yok. Hayat cok guzel, hep şukrediyorum”...

Guclu gorunuyorsunuz. Bu bir imaj mı yoksa kendinizi gercekten guclu buluyor musunuz?

Evet, guclu bir kadınım. İki ablam var, ailenin en kucuk kızıyım. Ailemin prensesi olarak buyudum. Elimi sıcak sudan soğuk suya sokmadım. İstediklerim hep oldu. O yuzden biraz şımarık buyumuş olabilirim. Bencilim; once kendimi, sonra karşımdakini duşunurum.

Peki aşk devreye girince bencillik durumu ne olur?

Karşımdakinin kalıbına girmem, girersem de belli oranda olur. Bir yerde buluşman gerek. Ama buyuk oranda onun hayatını yaşamam, o benim hayatımı yaşasın.

Sozunu sakınmayan, acıksozlu bir kadın olarak tanınıyorsunuz. Lakin biten evliliğinizin ardından sessiz kaldınız. Neden?

Acık sozlu olmakla başkalarının duymasına gerek olmayan şeyleri soylemek farklı şeyler. Biz bir ilişki yaşadık ve bitti. İki kişi arasında ve kapalı kapılar ardında yaşanmış bir şey... Cem artık benim arkadaşım veya dostum değil, sadece Nejat’ın babası. Tabii ki Nejat’tan dolayı goruşmeye devam ediyorum. Zaten biten hic bir ilişkimin ardından konuşmam. Biten bir ilişkinin ardından konuşmak acıksozluluk değil, ahlaksızlıktır bence.

Hayatınızda aşkın yeri ne?

Aşk, dunyadaki en onemli şey. Sadece bir insana duyulan aşk da değil. İşine de aşık olabilirsin. Bence hayatı yaşarken yeterince aşık ve yeterince deli olmak lazım. Bunlardan biri eksikse bir ilişkide, o iş olmaz.

Ayrılıkların ardından gelen donemi nasıl geciriyorsunuz?

Depresyona giremeyen bir yapım var. Cunku icimde muthiş bir yaşam enerjisi taşıyorum. Farklılıklara kolayca uyum sağlayabiliyorum. Alışkanlıklarım var. Depresyona girmek buyuk bir luks. Bu kadar şeyle uğraşıyorum, depresyona girecek vaktim yok. Hayat cok guzel, devamlı şukrediyorum. Artık daha da farkındayım kendimin. Bir evlilik yaşadım, bir cocuğum oldu, bir başarım var. Bunlar beni buyuttu. Her sabah kalkıyorum; “Cok şukur” diyorum.

“Sorumluluk manyağıyım”

Nasıl bir annesiniz?

Biraz once Nejat dedi ki; “Sen dunyanın en iyi annesisin”. Ben de ona “Sen dunyanın en iyi cocuğu olduğun icin” diye yanıt verdim. Ozgur bırakıyorum, ozgur olması gerektiği yerde. Ama cok sıkı kurallarım da var.

Onun uyku saatinde mutlaka yanında olma prensibiniz varmış. Dostlarınızla yemekteyken bile yemeğe ara verip eve gider, Nejat uyuduktan sonra yemeğe donermişsiniz.

Evet. Şizofren bir durum. Cocukla gecirdiğin zaman cok farklı. İş yerinde başka bir Nurgul oluyorum, evde başka, arkadaşlarımla başka... Belki bir ilişkiyi surdurmek o acıdan da zor. Bir de dorduncu Nurgul’e ben katlanamıyorum. Offf, cok zor! Gercekten bolunmuş oluyorsun. Sorumluluk manyağı bir insanım. Bir şeyle uğraştığım zaman butun kalbimle, dort elle sarılıyorum. Nejat benim hayatımın anlamı.

Bu bolunmuşluk icinde onceliğiniz ne?

Once oğlum gelir. İşimi cok seviyorum, yani dunyanın en şanslı insanlarından biriyim. Ama orada bir can var, dolayısıyla o daha onemli. İşimiz, olum kalım meselesi değil. Biz eğlence sektorunde calışıyoruz. Bir gun sete gitmediğinde kimse olmez. Ama cocukla bir gun bile ilgilenmemek bana doğru gelmiyor. Onun sağlığı, psikolojisi, mutluluğu her şeyin ustunde.

“Yurt dışında yaşamalıyım”

Rol gereği başka kadınları canlandırıyorsunuz. Ne tur araclar kullanıyorsunuz o kadınları anlamak ve onları oynamak icin?

Her filmde farklı bir yontem kullanıyorum. Gozlem yapabilirsin, oyle biriyle vakit gecirebilirsin. Zaten o karakterler senin tanıdıklarındır, zaten senin hucrelerinde vardır ama kullanmıyorsundur, bazen de oyle olabiliyor. Mesela ‘Vicdan’ filminde bir sahnede icki icip oynadım o sahnenin doğal olmasını istediğim icin. Lezbiyeni oynuyorsan onların gittiği yerlere gidiyor, onlarla bol vakit geciriyorsun.

Halkın ve entelektuellerin beğenileri konusunda, Turkan Şoray gibi herkesin sevdiği kadın oyuncusunuz. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Samimiyete... Seyirciye karşı durust olmama... Her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya calıştım. Emek vermem, cok sevmemle de alakalı.

“Keşke oynamasaydım” dediiğiniz bir filminiz oldu mu?

Asla.

Yeni projeleriniz var mı?

Yurt dışından gelen teklifler var, değerlendireceğim. Biraz da yurt dışında yaşamak istiyorum. Herhangi bir Avrupa şehrinde vakit gecirmek... Turist olma durumunu sevmiyorum. Orada ‘yaşamayı’ istiyorum. Her gun aynı kafeye gitmeyi, aynı yolda yurumeyi, “Burası bizim marketimiz” demeyi seviyorum.

(16.04.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)